Ev Arkadaşımın Türbanlı Annesi – 2
Ev Arkadaşımın Türbanlı Annesi – 2
“Gel hele şöyle, çok özledim seni!” dedi gelen adam. Meryem hanımın buna cevabı, “Dur be, yavaş ol, ayılaşma!” oldu. “Boynuzlu gavat kocan ne zaman gelecek?” diye sordu bu kez adam. Meryem Hanım, “Ne bileyim, en az bir ay yok, Adana’ya gitti!” deyince, “O yoksa biz varız gülüm!” dedi kahkaha atarak, peşinden de, “İyi oldu bu işi alması, çok sıkıldım be devamlı Sivas’a gidip gelmekten, rahat ederiz. Cemil’in burayı tutması da iyi oldu ha, yoksa bir de ev ayarlamakla uğraşırdık. Gerçi ev dökülüyor ama idare eder gene de!” deyince, Meryem Hanım, “Sen buraya eve bakmaya mı geldin, yoksa bana mı?” dedi.
Meryem Hanım kocasını aldatıyordu. İnanamıyordum. Tesettürlü, dini bütün bir kadındı, ama kocasını başka biriyle aldatıyor, boynuzluyordu. Ve üstelik bunu uzun zamandır yaptığı anlaşılıyordu. Adam Sivas’a gidip geldiğini söylemişti çünkü. İstanbul’dan Sivas’a gidiyor, Meryem Hanım’ı sikip geri dönüyordu. Ve şimdi Meryem Hanım onun ayağına İstanbul’a gelmişti. İçimden bir ses bu adamın Cemil’i ve Hamit Bey’i tanıdığını söylüyordu, belki de akrabalardı.
Salondan geliyordu sesleri ve ben de odamda durmuş onları dinlemeye devam ediyordum. Bir süre sessizlik oldu, ardından, “Dur be yavaş ol!” diyen Meryem Hanım’ın sesi böldü sessizliği. “Çok özledim seni, geçen geldiğinde yapamadık zaten!” dedi adam. Meryem Hanım, “Nasıl yapacaksın, herif yanımdaydı, manyak mısın!” dedi tepkili bir sesle. Adamın buna cevabı ise, “Ben de onu diyorum ya zaten, gavat boş bırakmadı seni!” oldu.
Konuşmalarını dinlerken bir taraftan da kalp atışlarım artmaya ve yarağım sertleşmeye başladı. Her ihtimale karşın cep telefonumu sessize aldım, bir anda çalıp işi bok edebilirdi. Bu kısa sessizliklerin ve konuşmaların ardından bir sikişmenin yaşanacağını biliyordum ve bunu bilmek beni müthiş heyecanlandırıyordu.
Az sonra Meryem Hanımın, “Oğlanın yatağı var ama küçük, tek kişilik. Bu çekyatı açalım!” demesini duydum. Adam, “Olur, bu daha geniş. Yahu bu Cemil çok akıllı çocukmuş. Baksana evin penceresi bile yok. Tam bize göre olmuş burası vallahi. Bana bak, binada kimse yok değil mi, bizi gören eden olmasın sonra, senin oğlanın kulağına bir şey gitmesin?” dediğinde, Meryem Hanım, “Yok be korkma. Binada kimse kimseyi tanımıyor. Ne Cemil’i tanıyorlar, ne de Cemil onları tanıyor. Bu üst katta da zaten kimse oturmuyormuş. Senin hangi daireye geldiğini kim nerden bilecek?” dedi.
Meryem Hanım işi garantiye almıştı. Daha doğrusu aldığını sanıyordu, ama beni unutmuştu. Evin içinde, odamda olduğumu bilmeden aşığıyla sikişecekti. Kalbim göğsümü delecek gibi atıyordu artık. O gece kocasıyla sikişirken dinlemiştim, şimdiyse aşığıyla sikişirken dinleyecektim Meryem hanımı.
Derken eski çekyatın gacır gucur sesler çıkartarak açılma sesi geldi. Evet, başlıyorlardı. Çıldıracak gibiydim. Adam Cemil’e teşekkür ediyordu bu evi tuttuğu için. Bu sayede rahat rahat onun annesini sikebilecekti. Doğrusu bir teşekkür de ben borçluydum Cemil’e. Onun sayesinde böylesi olaylara şahit oluyordum.
Adamın, “Soyunsana, ne bekliyorsun?” dediğini duydum. Bir süre sessizlik oldu, sadece çekyatın gıcırtıları geliyordu kulağıma. O sessizlikte soyunduklarını anladım. Az sonra, “Tıraş mı oldun?” dedi adam. Meryem Hanım, “Evet, güzel olmuş mu?” dedi karşılık olarak. “Güzel ne kelime, bir içim su olmuşsun!” dedi adam neşeli bir sesle.
Kısa bir süre sonra, “Yavaş ol be, biraz kibar ol, bu ne böyle?” dedi Meryem Hanım. Adamsa, “Ulan özledim diyorum be özledim, gel şöyle!” dedi sert bir tonda. Konuşmalarını rahatça duyabilsem de bir şey göremiyor olmak canımı sıkıyordu.
Az sonra, “Ağğğhh, yavaşşş!” diyen küçük bir çığlık geldi Meryem hanımdan. Adam oldukça sertti anlaşılan. Meryem hanıma haşin davranıyordu. Acaba sikmeye başlamış mıydı, yoksa henüz ön sevişme faslında mıydılar, bunu bilmiyordum ama Meryem hanımın geçen gece hiç ses çıkartmadan kocasına kendini siktirmesi gibi bir durumun olmayacağını tahmin ediyordum.
Bir süre sonra konuşmalar yerini fısıltılara bıraktı, net duyamıyordum. Ancak çekyattan gelen gıcırtılar çoğalmaya başlamıştı. Eski çekyat bana sikişmeye başladıklarını söylüyordu sanki. Meryem hanımdan, “Ağğhh, yavaşş, ayyy, ağhhh!” sesleri gelmeye başlarken, adamın yarağını güvenilir bahis siteleri köklediğini düşünüyordum.
Çekyatın gıcırtı sesleri saniyeler içinde artmaya başlarken şiddetli ve tok ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri gıcırtıları geride bıraktı. Adam pompalıyordu Meryem hanıma ve Meryem hanımın buna cevabı, “Oğhhh, sik, sik, ağhhh!” şeklinde oluyordu. Yarağım kazık gibiydi artık. Adam içerde çatır çatır sikiyordu Meryem hanımı ve ben yarağımı okşayıp dinliyordum.
Tahmin ettiğim gibi Meryem Hanım sessizce durmak yerine inleyerek, ohlayarak, ahlayarak aldığı zevki açığa çıkartıyordu. Adamsa ayı gibi böğürmeye başlamıştı artık. Gıcırtılara ikisinden yükselen iniltiler karışıyordu ve evimin salonu porno film gösterilen bir sinema salonuna dönüşmüştü.
‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri hiç kesilmeden devam ediyordu. Adam büyük bir güçle pompalıyor, ikisinin kasıkları bu şiddetli ses patlamalarını yaratıyordu. Adamın iniltileri Meryem hanımınkileri bastırmaya başlamıştı artık. Çekyat üstündeki sikişmeye dayanmaya çalışıyor, ama sanki canı yanan bir insan nasıl inlerse o da aynı şekilde inliyordu. Yarağımdan zevk sıvıları gelmeye başlamış, elim ıslanmıştı.
Adamın iniltileri ve çekyatın eskimiş yaylarının gıcırtıları artık son raddeye gelmişti. Adam Meryem hanımı hayvan gibi sikiyordu resmen. Meryem hanımsa bu durumdan çok memnundu ki, “Oğhhh, ağhhh, sik, sik, ağhhh, ayyy!” seslerini evde kimsenin olmadığını düşünerek rahatça çıkartıyordu. Oysa ben evdeydim ve kulaklarım duyduklarına inanamıyordu.
Sonunda adamın resmen kurbanlık bir dana gibi böğüre böğüre boşaldığını anladım. Uzun ve hırıltılı inlemeleri giderek azalmaya başlarken, çekyatın gıcırtıları da aynı şekilde azalmıştı. Meryem hanımın zevk ve acı ile karışık inlemeleri de kısılmıştı.
Bir iki dakika kadar sonra adamın, “Oğhhh, yoruldum be!” dediğini duydum. Meryem Hanım, “Öküz gibisin, belimi kırdın!” dedi karşılık olarak. Adam, “Amma tantana yaptın sen de be!” dedi sinirlenmiş gibi. Gerçekten de adam Meryem hanımı öküz gibi sikmişti.
Saat 12:00 olmak üzereydi. Ayakta boşalacaktım nerdeyse. İçerdeki konuşmalar kesilmiş, yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Birkaç dakika sonra adamın, “Tuvalet nerde?” dediğini duydum. “Şu arkada, solda!” dedi Meryem hanım. Adam tuvalete gitmek için benim kapımın önünden geçecekti. Kapımın önünden geçerken anahtar deliğinden baktım.
Görebildiğim adamın halen sertliğini koruyan oldukça iri yarağı oldu sadece. Yarağına kırmızı bir kondom takmıştı. Kondomun içi dölleri ile dolmuş, üzeri ise Meryem hanımın amının sıvıları ile kaplanmış, koridorun ışığı altında parlıyordu. Bu koca yarağıyla hayvan gibi sikmişti Meryem hanımı.
Adam çişini yaptıktan sonra salona geri döndü. Meryem hanımın, “Serhat, aç mısın, yemek hazırlayayım mı?” diye sorduğu soruya, adam, “İyi olur, çok yordun beni!” dedi yanıt olarak. Demek adı Serhat idi. Meryem Hanım adama adıyla anca kendisini siktikten sonra seslenmişti ve ben de adını yeni öğrenmiştim.
Meryem hanımın mutfağa geçip yemek ısıttığını duyuyordum. Dün geldiğinde mutfağa girip bir tencere kuru fasulye pişirmiş, ben de iki tabak yemiştim. Şimdi o yemekten aşığına da veriyordu, yani Serhat’a.
Serhat da aynı benim gibi kuru fasulyeyi çok sevmişti, “Ellerine sağlık, çok güzel olmuş. Benim karı böyle yapamıyor!” deyince, Meryem hanım, “Senin karı neyi doğru düzgün yapıyor ki Allah aşkına!” dedi. Bu konuşmalar gösteriyordu ki tahminim doğru çıkmıştı. Bunlar birbirlerini tanıyordu, muhtemelen de akrabaydılar.
Az sonra kapımın önünden biri geçti hızlıca. Meryem hanımdı bu. Tuvalete girmiş, çişini yapıyordu. Kapıyı kapatmadığı için işemesinin sesini duyabiliyordum. Küçük ve mağara gibi bir evdi burası ve ben devamlı şikâyet ederdim bundan. O gün ilk defa evin bu halinden memnuniyet duymuştum. Meryem Hanım aşığıyla deliler gibi sikişmiş, ben de evin bu özelliği sayesinde olanı biteni dinlemiş ve dinlemeye devam ediyordum.
Sifon sesinin ardından hemen eğilip anahtar deliğinden baktım. Meryem hanımın bembeyaz, gün yüzü görmemiş kalçalarını görebildim sadece. Dolgun, etli kalçaları vardı. Yutkundum, bu güzelliğin tadına Serhat bakıyordu şu anda ve ben elim yarağımda öylece kapının arkasında duruyordum.
Birkaç dakika sonra, bets10 “Getireyim mi gene?” diye sordu Meryem hanım. Serhat, “Yok, ellerine sağlık, yeter bu kadar. Bırak şimdi yemeği de gel şöyle!” dedi. Bu konuşmanın ardından uzun bir sessizlik yaşandı, sadece çekyatın gıcırtılarını duyabiliyordum.
Sikişmenin ardından şimdi de sevişiyorlardı anlaşılan. Az önceki yüksek perdeden sesler çıkartarak yaptıkları sikişmeye inat şimdi olabildiğinde az ses çıkarıyorlardı. Meryem hanımdan, “Uffff, ayyyy, ığmmm!” sesleri geliyordu belli belirsiz. Serhat’ın onun vücudunu, memelerini öpüp emdiğini, yaladığını düşünüyordum bu seslerin sebebi olarak.
Birkaç dakika sonrasındaysa Serhat’ın, “Oğhh, çok güzel, devam et, oğhhh!” diye diye inleme sesleri geldi kulağıma. Meryem hanımdansa ses çıkmıyordu. Kalp atışlarım aynı şiddette devam ediyordu. Acaba Meryem Hanım sakso mu çekiyordu Serhat’a?
Kısa süre sonra, “Tamam, gel şöyle!” dedi Serhat. İlk postanın ardından ikinci kez sikecekti Meryem hanımı. Benim de yarağım yeniden sertleşmeye başlarken, Meryem hanımın, “Bu çekyat belimi acıtıyor, içerde oğlanın yatağında yapalım, küçük ama hiç değilse rahat!” demesini işittim.
“Nerden buldunuz bunu, çok eskimiş?” dedi Serhat. “Bizim oğlanın arkadaşınınmış, kim bilir kaç senelik!” dedi Meryem hanım. “Bana bak, nasıl biri bu arkadaşı?” diye sordu Serhat benim için. “Bakarsan böyle saf, temiz görünüyor, ama abazanın biri. Herif geçen geldiğimde bavulu karıştırıp külotlarımdan birini almış. Hem de senin o aldığın mavi külotumu. Yatağının altında buldum, orospu çocuğu attırmış bir de döllerini üstüne. Allahtan bizim herife fark ettirmedim, yoksa sıçardı ağzına!” dedi Meryem Hanım.
Serhat, “Cemil nerden bulmuş bu piçi? Bizim o taraflı biri olsaydı keşke. Bana bak, o herifin yanında giyimine, hareketlerine falan dikkat et!” deyince, Meryem Hanım, “Deli misin, ben oğlumun yanında bile başımı açmıyorum. Elin serserisinin yanında mı yapacağım, sen merak etme!” dedi. Bunun üzerine Serhat, “Bilmiyorum yani, ona göre. Sonra herif kalkıp hâllenir sana falan, gelir sikerim anasını onun!” dedi sert bir sesle.
Serhat’ın değil de Meryem hanımın benim hakkımda bu şekilde konuşmasına bozuldum. Benim için orospu çocuğu demesine ayrı sinir oldum. Bana orospu çocuğu diyor, ama kendisi kocasını boynuzluyordu, hem de akrabalarından biriyle. Ben sana yapacağımı bilirim dedim içimden, ama o anda sessiz kalıp yeni sikişmelerini dinleyecektim. Bu arada o külotu Meryem hanıma Serhat’ın aldığını öğrenmiştim. Demek Serhat Meryem hanımı sadece sikmiyor, aynı zamanda ona çamaşır bile alıyordu.
Az sonra salondan yan odaya geçtiler. Kulağımı duvara verdim. Sesler şimdi duvarın içinden gelse de salondaki konuşmalar gibi duyabiliyordum. Ancak sesler bana yetmez olmuştu, gözlerimle de olaya şahit olmak istiyordum. Kapının topuzunu çevirdim yavaşça, usulca açtım ve koridora çıktım. Cemil’in odası her ne kadar benimki ile yan yana olsa da, kapıları yakın değildi. Kapıların arasında en az 2 metre mesafe vardı.
Parmak uçlarıma basarak sessizce ilerledim. Odanın kapısını aralık bırakmışlardı. İçerden, “Oğğhhh!” diye bir inilti geldi o ara, Meryem hanımdı inleyen. Hemen ardından da hızlı ve sert sikiş sesleri başladı. Şiddetli ‘Şlap, şlap, şlap!’ sesleri geliyordu yine.
Kalbim deli gibi atıyordu, nefes alışverişimi mümkün mertebe en azda tutmaya çalışıyordum. Sikiş sesleri kalp atışlarımın sesine karışıyordu. Başımı hafifçe uzatıp kapının aralığından içeri baktım. Gördüğüm manzara acayipti.
Serhat uzun boylu, iri yarı bir adamdı, Meryem Hanım’ı ayakta domaltmış sikiyordu. Meryem Hanım ellerini oğlunun yatağına dayamış vaziyetteydi. Serhat’ın vücudu uzun ve sık kıllarla kaplıydı, insandan çok bir ayıya benziyordu. Kel kafası iri vücudunun üzerinde küçücük görünüyordu. Güçlü elleriyle Meryem Hanım’ın belinden tutmuştu.
Meryem hanımınsa dolgun vücudu güneş yüzü görmemiş süt gibi bembeyazdı. İri memeleri Serhat’ın yarak darbeleri ile sallanıp duruyor, götünün yanakları ve karnının, sırtının etleri löpürdüyordu. Uzun siyah saçları yüzünü kapattığından yüzünü göremiyordum. Saçları rüzgârda savrulur gibi dalgalanıyordu.
Meryem hanımın, “Oğhhh, ağhhh, ığhhh, sik, sik, oğhhh!” seslerine Serhat’ın homurtuları bahis siteleri ve arada sırada söylediği, “Böyle iyi mi, kocan böyle sikiyor mu seni, iyi mi böyle benim orospum, ha, sen nesin, söyle bana, nesin sen, neyimsin benim?” sözleri karışıyordu.
Serhat’ın bu sorularına, “Orospunum!” diye yanıt veriyordu Meryem hanım. Evet, doğrusu da buydu, Meryem hanım gerçekten de bir orospuydu. Kocasını oğlunun odasında boynuzluyordu.
Serhat bir insan değil de güçlü bir boğa gibiydi. Yarak darbeleri ile Meryem Hanım öne doğru atılıyor, Serhat onu belinden güçlü ve kaba elleriyle kavramış tutuyordu. Bıraksa Meryem Hanım yatağın üzerine uçacaktı.
Serhat böğürtüler çıkartmaya başlamıştı yine. Götünün kaba ve kıllı etleri taş gibi katılaşmış, Meryem Hanım’ı gücünün en uç noktasına varıncaya kadar sert şekilde sikiyordu. Çıkardığı homurtular ve sesler beni bile korkuturken Meryem Hanım bundan büyük zevk alıyor, “Sik, sik, oğhh, sik!” deyip duruyordu.
Bu şekilde sert sikilmekten büyük keyif alıyordu. O gece kocasının sessiz sedasız sikmesine karşın, şimdi Serhat’ın gürültülü sikmesi arasında dağlar kadar fark vardı. Çok güçlü ses patlamaları yaşanıyordu odada.
Serhat kendini kaybetmişti artık. “Ağhhh, ağhhh, ağhhh!” sesleri çıkara çıkara adeta intikam alırcasına sikiyordu Meryem hanımı. Yarağıyla Meryem hanımı delmeye çalışıyordu sanki. Amından soktuğu yarağıyla vücudunu delip ağzından çıkartmaya uğraşıyordu. Meryem hanımsa bu durumdan rahatsız değildi.
Meryem Hanım’ın amını ve Serhat’ın yarağını göremesem de gördüklerim bana yetiyordu. Serhat’ın inleye inleye, homurdana homurdana boşalması uzun sürmedi. Boşalırken de aynı güçle pompalamaya devam etti Meryem hanımın amına.
Pompalamaları gittikçe azalırken iniltileri ve homurtuları uzun ve tiz seslere dönüşmüştü. Bu arada Meryem hanımdan da aynı şekilde zevk iniltileri geliyordu.
Bense yine parmak uçlarıma basarak gerisin geri odama girip kapıyı kapattım. İçerden konuşmalar geliyordu, ama kalp atışlarımın sesi bu konuşmaları duymama engel oluyordu. Yan odanın kapısı açıldı az sonra, hemen eğilip anahtar deliğine baktım.
Kapının önünden geçen Serhat idi. Yarağı kazık gibi havaya dikilmişti yine. Az önceki gibi kırmızı bir kondom takılıydı yarağında. Bir saat içinde iki defa sikmişti Meryem hanımı. Onun peşinden Meryem Hanım da geçti tuvalete. Bembeyaz kalçaları terden ıslanmış, ışığın altında parıldıyordu.
“Sen yıkan, ben sonra yıkanırım!” dediğini duydum. Az sonra tüplü şofbenin çalıştığını ve Serhat’ın yıkandığını anladım. “Ne zaman gelirsin?” diye sordu Meryem hanım. “Bilmiyorum, bakarım!” dedi Serhat yanıt olarak. “Tamam, ama arayı çok uzatma. Bu fırsat başka geçmez elimize!” dedi Meryem hanım. Kocası iş, ekmek peşinde koşarken, kendisi yarak peşinde koşuyordu, hem de oğlunun evinde.
15-20 dakika kadar sonra Serhat gitti. Onun ardından Meryem Hanım tuvalete girip yıkanmaya başladı. Kapıyı kapatmıştı. Yarağımın sertliği geçmişti. Hemen montumu aldım ve olabildiğince sessiz halde çıktım odadan. Cemil’in odasına baktım. Yatağın üzerinde Meryem hanımın ellerini dayadığı yerler çukur yapmıştı. Salonda ise çekyat halen açıktı. Meryem hanımın çıkardığı giysileri ve çamaşırları yerdeydi. Çekyatın örtüsü dağınık bir haldeydi.
Yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktım. İnanılmaz bir olaya şahit olmuştum. Sokaklarda, caddelerde dolaştım uzun uzun. Etrafımdaki onca kalabalığa, insan seline karşılık benim aklım Meryem hanımdaydı. Onu düşünmeden edemiyordum, bu mümkün değildi. Düşündükçe de yarağım sertleşiyordu yürüdüğüm halde.
Akşama doğru eve döndüm. Meryem Hanım ve Cemil salonda oturmuş televizyon izleyip baklava yiyorlardı. Meryem Hanım beni görünce yine gözlerini kaçırırken bugün neler yaptığını gayet iyi bildiğimden habersizdi. Çekyatın yanında yerde gördüğüm giysileri vardı üzerinde. Desenli uzun eteği ile bol ve uzun kollu çiçekli gömleğini giymiş başını omuzlarını da örten bir türbanla bağlamıştı.
Cemil, “Abi gelsene, baklava ye!” dedi. Ardından da kalkıp mutfağa geçti ve az sonra elinde bir tabak baklava ile döndü. O kısa aralıkta Meryem Hanım elindeki tabağa dikmişti gözlerini. Bana bakmıyordu hiç. “Bugün annemin amcasının oğlu gelmiş ziyarete, o getirmiş!” dedi Cemil tabağı uzatırken.
Demek Serhat Meryem hanımın amcasının oğluydu. Akraba olduklarını anlamıştım, ama bu kadar yakın olduklarını tahmin etmemiştim. Serhat Meryem hanımı çatır çatır sikmiş, bense izlemiş, dinlemiştim.
Şimdiyse getirdiği baklavayı yiyordum…
( Alıntı )