UZUN BİR HİKAYE – 11 (Final)
UZUN BİR HİKAYE – 11 (Final)
Kaldığı yerden Devam
Yaklaşık bir saat sonra garson yanımıza gelerek, elindeki hesap pusulasını uzattı, sonra da eliyle “gidiyoruz” işareti yaptı. Kalktık. Dışarda hava, içerden sıcaktı. Küçük Beyaz evlerin arasından giden daracık sokaklarda yürürken, Bacaklarım titriyordu. Neler gelmişti başıma. Üç dört gün gibi, inanılmayacak kadar kısa bir süre içinde, götümden, amından ve ağzımdan farklı farklı adamlar tarıfından defalarca sikilmiş midemi yıka basa spermle doldurmuştum. İnanılır gibi değildi. Üstelik bütün bunlar yetmiyormuş gibi, şimdi de sikilmeye gidiyordum yine. Garsonun locada ağzıma giren yarağını, başka deliklerime de alabilmek için, onun evine gidiyordum. Bunu düşünmek, garsonun o koskocamann yarağını hatırlamama neden olmuştu ve tüm bedenimin yeni bir heyecanın pençesine düştügünü fark ediyordum.
Beş dakika sonra, garsonun evindeydik. Tıpkı daha önceden söylediği gibi, iki kişi daha vardı içerde. Şimdi biraz şaşkın görünüyordu bu yeni Yunanlılar., bunun nedeninin oraya habersiz gitmemiz olduğunu anlayabiliyordum. Ama üstümde dolaşan bakışlardan, onları rahatsız etmemiş olduğumuzun da farkındaydım.
Garson çabuk çabuk konuşarak, arkadaşlarına bir şeyler anlatıyordu. Bu arada Ben de onları inceleme fırsatı bulmuş oluyordum tabii. Biri oldukça gençti. Tıpkı garson gibi, o da yirmili yaşların ilk yarısında olmalıydı. İkinci ise bayağı yaşlı görünüyordu. Kesinlikle kırkının üstünde olmalıydı. Saçları, şakaklarından başlayarak, hafifçe kırlaşmıştı. Ama inanılmaz bir çekiciliği vardı adamın.
Garson hala arkadaşlarıyla konuşuyordu. Onun yürüyüp arkama geçtiğini gördüm. Yaklaşıp arkadan sarıldı Yunanlı. İki eli, tıpkı birer pençe gibi gelip memelerimi avuçlamıştı bir anda.
İçim titredi. Başlıyordu işte. Buraya, bu eve sikilmek için gelmiştim ve adamlar beni fazla bekletmeden faaliyete geçmişlerdi bile. Gözlerimi kapayıp, kendimi bıraktım. Garsonun elleri, şimdi büstiyerimin altına girmişti. Onların ateş gibi yakan temasını çıplak memelerimde hissetmek, heyecanımı bir kat daha arttırdı. Meme uçlarım bir anda sertleşip dikilmişti.
Sonra genç Yunanlı sokuldu yanıma. O önden geliyordu. İki eliyle büstiyerimi tutup, çıkarıverdi. Bir anda, belden yukarım çıplak kalmıştı. Önümdeki Yunanlı hafifçe eğilip memelerimi yalamaya başladığında ise çıldıracak gibi oldum. Garsonun elleri de, gelip eteğimi tutan o Turgut’un çengelli iğneyle boğuşmaya başlamıştı. Akıl almayacak kadar kısa bir süre sonra, iki genç Yunanlı erkeğin arasında, ayakkabılarım dışında çıplak kalmıştım.
Önümdeki Yunanlının beni elimden tutup salonun ortasına doğru götürdüğünü fark ettiğimde de, kendim kurtuldum ayakkabılarımdan. Şimdi, kelimenin tam anlamıyla çırılçıplaktım. Gözlerimi kaldırdığımda, yaşlı Yunanlının da çırılçıplak soyunmuş olduğunu görerek, müthiş heyecanlandım.
Sırım gibi bir vücudu vardı adamın. Göğsündeki kıllar da, hafifçe kırlaşmıştı. Ama bu, ona daha da seksi bir hava veriyordu nedense. Ama asıl heyecanlandıran bunların hiç biri değildi. Gözlerimi adamın yarağından alamıyordum bir türlü. Biraz ince, ama upuzun ve yukarı doğru bir yay gibi kıvrıktı. Tam ortadaki halının üstünde durmuş bekliyordu adam.
Kendimi onun önümde yere, dizlerimin üstüne bıraktım. Bir elimi uzatıp, gözlerimi alamadığım yarağı sımsıkı tuttum ve okşamaya başladım. İnanılmayacak kadar sert ve sıcaktı elimdeki erkeklik abidesi. Gözüm başka bir şey görmez olmuştu. Biraz daha sokuldum. Ağzım açıldı ve dudaklarım, Yunanlı’nın yarağının başına kapandılar. Adamın kalçaları da, aynı anda hareketlendiler. Yarağını, ağzıma sokup çıkarmaya başladı bir anda.
Çevremdeki hareketleri gerçi sezinliyordum ama, gözlerimi zevkle kapamış olduğum için, olup biteni göremiyordum Beni biraz kendime getiren, ikinci bir yarağın yanağıma değmeye başlaması oldu. Gözlerimi çevirip baktığımda, bunun, garsonun arkadaşı genç Yunanlı’nın yarağı olduğunu gördüm. Bu da, inanılmaz büyüklükteydi.
Elimi getirip, parmaklarımı, ateş gibi yanmakta olan yarağın çevresine doladım ve okşamaya başladım. Aynı anda da, öbür yanağımda, üçüncü bir yarağın, garsonun, tadını çok iyi bildiğim o güzelim yarağının temasını hissettim. Öbür elimin parmakların da, onun çevresine doladım. Kendimi zevkten uçmak üzere hissediyordum Üç sik birden vardı şimdi önümde. Birbirinden güzel, birbirinden büyük üç sik.
İp kopmuştu yine. Kendimden geçmişçesine, sikten sike geçiyor, Yunanlılar’ın o Turgut’un siklerini birer birer yalıyor, emiyor, yutuyordum. Bu siklerin, biraz sonra, hep birlikte vücudumun derinliklerine gireceklerini, beni zevkten çıldırtacaklarını bilmek de, o anda duyduğum zevki büsbütün büyütüyordu.
Başımı çevirip Turgut’u aradım gözleriyle. Köşede, öylece ayakta duruyordu Turgut. Büyülenmiş gibi seyrediyordu yalnızca. Yarağı kalkıp, şortunun önünü çadır gibi kabartmıştı. Bütün olanların böyle Turgut’un önünde olmazı ve bu yetmiyormuş gibi, Turgut’un bundan inanılmaz derecede tahrik olmazı da, şehvetten büyülenmeme neden oluyordu. Madem ki böylesine istekle seyrediyordu Turgut, o halde ona gerçekten de seyredilmeye değer şeyler seyrettirmeliydim.
Dikkatini yeniden gözlerimin önümdeki, o hepsi birbirinden büyük, hepsi birbirinden güzel üç Yunanlı yarağına verdim. Aslında, gece kulübünden beri aklım, garsonun yarağında kalmıştı. Locada, öteki iki Yunanlı onu aynı anda amımdan ve götümden sikerlerken büyük bir iştahla emdiğim, içime fışkıran tohumları büyük bir iştahla yalayıp yuttuğum bu güzelim, Turgut’un yarağı, alev alev yanan ve vıcık vıcık sulanmış amıma istiyordum.
Elimi uzatıp garsonu yarağından yakaladım ve çekerek, yere oturmaya zorladım. Kuşkusuz ondan ne istediğimi anlamıştı garson. Bir anda halının üstüne uzanıverdi. büyük bir tutkuyla içime almak istediğim o Turgut’un yarağı, şimdi bir erkeklik abidesi gibi havaya dikilmiş, bekliyordum. Ama bütün isteğine rağmen, öteki iki Yunanlı’nın siklerini bırakıp garsona yönelemiyordum bir türlü. Amım bir nabız gibi atmaya başlamıştı.
Tekrar Turgut’a baktım. Turgut, şimdi şortunun önünü açmış ve yarağını dışarı çıkarıp eline almıştı. Paralize olmuş halinden, garsonun katkısıyla kurtuldum o anda. Ellerimi uzatıp belimden yakalamış, çekiyordu Yunanlı.
Bir anda ata biner gibi, üstüne çıktım onun O Turgut’un yarağın ateş gibi yanan başı amının dudaklarına değmeye başladığında ise artık yapabileceği tek şey kalmıştı. Bir anda oturuverdim.
Sonunda olmuştu işte. Aklımı başımdan alan o güzelim yarağı, içime almıştım. O Turgut’un şey, köküne kadar girmişti amıma. Beyninin içinde zevk şimşekleri çakıyordu. Öteki iki yarağı unutmuştum sanki. İçimi alabildiğine dolduran sikten başka bir şey düşünemiyor gibiydim.
Ama öbür Yunanlılar beni bırakmaya niyetli değillerdi. Dudaklarıma sürünen, onları aralayıp ağzımın derinliklerine girmeye çalışan başka bir yarağın başının, o kadife gibi yumuşaklığını ve değdiği yeri yakan sıcaklığını hissettiğimde, kendimi bıraktım. Ağzını açıp bekledin yalnızca.
Şimdi iki sik birden vardı içimde. Biri amımda, öbürü ağzımda. Zevkten bulanıklaşmış gözlerle, yarağını ağzıma sokanın, genç Yunanlı olduğunu gördüm. Yaşlı olan üçüncü Yunanlı ise görüş alanımda değildi artık. Ama onun nerede olduğunu merak edecek fazla zaman bulamadım. Kalçalarımda dolaşmaya başlayan eller, üçüncü bir yarağın de vücuduma girmek üzere olduğunu haber veriyordu.
Kısacık bir an sonra da, yaşlı Yunanlı’nın yarağının başını, götümün deliğinde hissederek zevkle ürperdim. Yarağı ile iyice büyümüş, genişlemişti götüm. Gerçi Turgut gece kulübünün locasında, o küçük deliği hırsla emip içindeki spermleri boşaltmıştı ama, hala bir şeyler kalmış olmalıydı. Bu nedenle de, vıcık vıcık kaygandı götüm. Adam biraz bastırdığında, birden alabildiğine açıldı ve o kocaman Yunanlı yarağı, hızla içime kaymaya başladı. Bu da, tüm vücudumun titremesi için yetti de arttı bile.
Kendimi biraz topladığımda, sikiliyordum. Aynı anda, amımdan, götümden ve ağzımdan. Üç sik, hepsi birbirinden büyük, birbiriden güzel üç Yunanlı yarağı, üç ayrı yerden, üç ayrı zevk merkezinden, vücuduma girip çıkıyordu. O kadar çok zevk alıyordum ki, aklımı kaçırabilirdim.
Yunanlılar’ın arasına sıkışmış vücudum, bir dansözünki gibi kıvranıp bükülüyor, kıvranıyordu. Büyülenmiş gibiydim. Kendimi, büyük bir istekle veriyordum Yunanlılar’a. İçine sik girebilecek tüm deliklerimi veriyordum. Onlar da sikiyorlardı. Hırsla ve istekle. Vücudumu kullanıyorlardı. Kullanıyorlardı. Bunun farkına varmak ise aldığım zevki kat kat arttırıyordu nedense.
Birer piston gibi amıma ve götüme girip çımakta olan sikler, karnımın içinde sanki birbirlerine karışmış gibiydiler. İleri geri, içeri dışarı hareketlerinden kaynaklanan sürtünme, milyonlarca sinir ucundan Beynime zevk şimşekleri yolluyordu. Ağzım ise bir ama dönüşmüştü. Genç Yunanlı, omuzlarımdan sımsıkı tutmuş, o Turgut’un yarağını ağzıma sokup çıkarıyor, kelimenin tam anlamıyla ağzını sikiyordu.
Bir daha aşağı inmemek üzere bulutların üstüne çıkmış gibiydim. Artık peş peşe bile denilemeyecek kadar sık orgazm oluyordum. Öyle ki, kendimi, saatlerce sürecek bir girdaba kaptırmış gibiydim.
Bir taraftan da, almakta olduğum bu müthiş zevkin, kaçınılmaz olarak bir yerde biteceğini biliyor ve asıl zirveyi, vücuduma girip çıkmakta olan siklerin birer birer patlayıp, içimi erkeklik sıvılarıyla doldurmalarını bekliyordum. Bu müthiş sikiş uzadıkça da, daha büyük bir isteğin içimi kaplamaya başladığının farkındaydım.
Beni böylesine güzel siken Yunanlılar’ın tohumlarını istiyordum. Amım, götüm ve ağzım, yakıcı, canlı spermlerle dolacaktı. Sanki Beynim patlamıştı. Sonra müthiş bir şey oldu. Yunanlı’ların, üçü de, neredeyse aynı anda spermlerini akıtmaya başladı.
Önce ağzındaki, saniyeler sonra götündeki ve hemen peşinden de amındaki sikler fışkırdılar. İçime spermler yutuyordum. Vücudumun derinliklerinde bir nükleer bomba patlamış gibi oldum bir anda. Gözlerim karardı. Ne kadar zevkli bir bayılmaydı bu.
Kendine geldiğimde, hala yerde, halının üstünde yatıyordum. Ama Turgut gelmiş ve yere oturup, başını kucağıma yerleştirmişti. Yorgun yorgun Turgut’a bakıp gülümsedim.
Yunan adasındaki tatilimiz bitirip Yeniden şirkete döndükten sonra artık tüm dikkatimi Rıfat Beyi tavlamak Mirey ile Erman Beyi işten kovdurup onun yerine gMY olmaya vermiştim bunun için planlar yapıyor planınmda da sinsice irerliyordum. Arık kocamla olan sevişmelerimizde gitikçe azalmış aramızdaki büyünün bozulduğunu hissediyordum. İşte tam bu arada Serkan la tanıştım. Serkan bir iş için şirkete gelmiş koridorda bana Rıfat Bey’in odasını sormuştu. Onu görür görmez etkilenmiştim. Rıfat Beyin’ odasını gösterirken adeta şapşalaşmış Yaptığım tuhaf hereketlerle adama rezil olmuştum. Tam odama gidip olanları unutmuştum ki telefonum çaldı Rıfat Bey beni odasına çagiriyordu.
Odaya girdiğimde Serkan hala oradaydı. Rıfat Bey beni ona tanıştırırken
– “Sonay Hanım kendisi bizim en başarılı satış elemanımızdır. Ürünlerimizle ilgili her türlü bilgiyi kendisinden alabilirsiniz” dedi.
Serkan’la benim adama geçtiğimizde ona satışını yaptığımız ürünler hakkında bilgiler veriyor onun sorduğu her soruyu büyük bir heyecanla cevaplandırıyordum. O ise dikkatle beni dinliyor sürekli bana iltifatlar ediyor bakışları ile adeta aklımı başımdan alıyordu.. Mesai biteli bir saat olmuştu ama biz hala Serkan la iş görüşüyorduk.
Sonunda Serkan ve ortağı Rıfat Bey’le anlaşamadı ve iş yapmaktan vaz geçtiler. Ama biz Gayet iyi anlaşmıştık. O günden sonra birbirimizden kopamaz olmuş aramızdaki arkadaşlık kısa sürede aşka Tolga ile boşandıktan sonrada evliliğe dönüşmüştü.
Ertesi gün uyandığımda vakit öğleyi çoktan geçmişti. Banyodan su sesi geliyordu. Biraz sonra Turgut üzerindeki bornozla içeri girdi. Benim uyandığımı görünce
-“Uyandın mı aşkım? Hadi istersen acele et de aşağı inelim biraz daha geç kalırsak öğlen yemeğinde kaçıracağız dedi. Saate baktım saat 3 olmuştu.
-“Hiç canım istemiyor benim. İstiyorsan sen git ye ben akşam yemeği yerim artık. Hem o kadar yorgunum ki biraz daha dinlenmek istiyorum”
-Sen bilirsin ben çıkıyorum o zaman kurt gibi acım valla” dedi ve üzerini giyinmeye başladı.
Turgut gidince biraz daha yatağın içinde kaldım. Son iki gecede yaşadıklarım geldi aklıma. Tanrım neler yapmış neler yaşamıştım. Bunun bir sonu olmalıydı. Yoksa biliyordum ki tüm hayatım bir anda alt üst olabilirdi. Bunları düşünerek banyoya girdim.
Banyodan çıktığımda biraz önceki sıkıntılarım nispeten geçmiş kendimi daha iyi hissediyordum. Bir anda acıktığımı hissettim. Elbiselerimi almak için dolabın kapağını açtığımda Turgut’un valizinin de ağzının açık olduğunu gördüm. Gayri ihtiyarı valizin kapağını kaldırdığımda Turgut’un laptopununda valizde olduğunu gördüm. Bir anda heyecanlanmıştım.
-“Tanrım inşallah açılışında şifre yoktur.” Diyerek heyecanla Power düğmesine bastım sistem açılmaya başladı. Bir dakika içerisinde masa üstü gelmişti. Hızlıca dosyaları karıştırdım. Birkaç kısa porno videodan başka bişey bulamamıştım. Tam ümitsizliğe kapılmıştım ki birden aklıma gizli dosyalar geldi. Hemen gizli dosyaları görünür hale getirip yeniden bir arama yaptım. Bingo aradığımı bulmuştum işte. Çabucak bana ait olan tüm videoları sildim. Sonrada yeniden gizli dosyaları görünmez hale getirdim. Laptopu tekrar yerine koyup üzerimi giyinmeye başladım.
Aşağı indiğimde Turgut yemeğini bitirmiş Barın önündeki taburede kedine bir içki almış yanındaki genç bir kadınla konuşuyordu. Yanlarına doğru yürüdüm. Beni görünce yerinden kalkıp
-“Gel karıcığım seni Agapios ile tanıştırayım.” Dedi. Agapios’e doğru elimi uzatırken onun oldukça hoş ve alımlı olmasına rağmen bir kadın değil erkek olduğunu fark ettim. Kendime bir portakal suyu alıp sohbet etmeye başladık.
Agapios 24 yaşında, 1.80 boyunda, sarışın bir travestiydi. Ama gerçek bir kadından daha güzel vücut hatlarına sahipti. Oldukça samimi ve konuşkan biriydi. Neden böyle bir hayatı seçtiğini sorduğumda, kadınlardan pek zevk almadığını, erkeklerin kendisini daha mutlu ettiğini, yeterli parası olsa ameliyatla kadın olmak istediğini söyledi. Konuştukça Agapios’in Turgut’a asıldığını fark ettim. O anda aklıma müthiş bir fikir geldi. Evet bunu başarabilirsem hem Turgut’tan ömür boyu kurtulacak hem de ondan intikamımı alacaktım.
Konuyu sürekli cinsellikte tutuyor. Turgut’un erkekliğini performansını öven laflar ediyordum. Anlattıklarım karşısında Agapios bayağı etkilenmiş Turgut’un ise eğosu yükselmişti.
Akşama doğru ayrılırken Agapios ile akşam yeniden buluşmak üzere sözleşmiş birlikte dansa gitmeye karar vermiştik. Odamızda bir müddet dinlendikten sonra Turgut
-“Hadi sevgilim dansa geç kalacağız birazdan Agapios gelir.”
-“Aşkım canım hiç dansa gitmek istemiyor..”
-“Ama söz verdik ayıp olur çocuğa”
-“Biliyorum söz verdik ama. Dansa gitmek yerine onu buraya çağırsan sabaha kadar burada eğlensek. Hem ikimiz içinde daha eğlenceli olmaz mı? Belki de ömrümüzde bir daha yaşayamayacağımız değişik bir fantezi yaşamış oluruz.” Turgut’un bir anada gözleri parlamıştı. Ama yinede
-“Ama biliyorsun aşkım Agapios’un kadınlardan zevk almadığını, erkeklerle daha mutlu olduğunu söyledi kabul etmeye bilir.”
-“ Hiç o kadar kocaman yarağı olan biri kadınlardan zevk almaz olur mu? Merak etme ben onu sikini kaldırırım.”
-“Bilemiyorum aşkım.”
-“Sen istersen edersin. Orospunun sana nasıl baktığını görmedin mi?
Turgut Agapios ile konuşmaya gittiğinde bende planımı uygulamak için çalışmalara başladım. İlk önce ne olur ne olmaz diye İstanbul’dan gelirken getirdiğim kameraya uygun bir yer bulmalıydım. Kamerayı çantamdan çıkararak tuvalet masasının üzerindeki yapay çiçeklerin arasına yerleştirip görüş açısını yatağı tüm ayrıntıları ile görecek şekilde ayarladım. Sonrada üzerimi giyinip beklemeye başladım.
Turgut da Agapios’la konuştuğunu, her şeyin yolunda gittiğini, birazdan odada olacaklarını söyledi.
Altı yedi dakika sonra odanın kapısı vuruldu. Hemen kamerayı çalıştırarak kapıyı açtım. Ben Turgutın dudağına
-“Hoş geldin aşkım.” Diye öpücük Agapios,
“Ben de isterim!” demez mi? Bir öpücükte Agapios’un dudağına kondurdum ve içeri geçtik. Bir an önce sevişmeye geçmek için sabırsızlanıyordum. Turgut’la Agapios yatağın üzerine otururken bende onlar gelmeden önce hazırladığım şampanya kadehlerini doldurup Turgut ve Agapios’a verdim. Bir kadeh de kendime almıştım.
Sohbet etmeye başlamış konu yavaş yavaş cinselliğe gelmişti. Agapios ilk kez nasıl seviştiğini başından geçenleri anlatıyordu.
-“Erkeklere ilgi duymaya başladığımda yaşım henüz 16 idi ve ailemle birlikte Pire’de yaşıyorduk. Mahalledeki yaşıtlarım karı kız sikmekten bahsederken, ben gizlice internetten çıplak erkek resimlerine bakıyordum. Bunda benim vücüt yapımın da etkisi oldu diyebilirim. Kocaman bir yarağım olmasına rağmen oldukça kılsız ve pürüzsüz bir vücudum vardı. Göğüslerimse nerdeyse 13 – 14 yaşındaki kızların göğüsleri gibiydi. Arkadaşlarım göğüslerimle hep dalga geçerlerdi, kız gibi diyerekten. Kadınımsı görünüşümden dolayı beni gruplarına almazlardı hiç.
17 yaşıma geldiğimde, evde kimse olmadığı zamanlar, gizlice annemin ve ablamın külotlarını giyiyor, aynada bir süre kalçalarımı seyredip, sonra külotlarını yine çekmecelerine koyuyordum. O sene ilk defa banyoda götümü parmaklayarak zevk almaya başladım. Zamanla götümü parmaklama işi yerini götüme değişik cisimler sokmaya dönüştü. Artık götüme bişey sokmadan mastürbasyon dahi yapamıyordum
Sikilmeye karar verdiğimde, ilk defa kime siktireceğime de kararımı vermiştim. Bizim sokakta Mühendislik bürosu olan Castor’a siktirecektim götümü. Castor 44 – 45 yaşlarında, esmer, uzun boylu, iri yapılı, kıllı bir erkekti ve bana karşı tam olarak çözemediğim bir şekilde ilgi duyuyordu. Ben sokaktan geçerken her seferinde beni bürosuna, bir şeyler içmeye davet eder, fakat ben hep,
-“Belki başka zaman…” deyip geçiştirirdim. Castor evliydi ve akşamları büroyu kapadıktan sonra, bürosunun arka kısmında birkaç bira içip, evine öyle giderdi.
O gün ablamın tanga külotlarından birini giydim ve Castor akşam yine tam bürosunu kapatacağı saatte, moralim bozuk gibi yaparak, ağır ağır büronun önünden geçiyordum. Castor hemen bana seslendi,
-“ Agapios gel içecek bir şeyler ikram edeyim!” diyerek beni bürosuna çağırdı. Bu sefer hiç ikiletmeden girdim büroya. Ben girdikten sonra kapıyı kilitledi ve
-“Arkaya geçelim, orda hem bir şeyler içeriz, hemde sohbet ederiz!” dedi. Arkaya geçtik. Arka bölme sanki küçük bir ev gibi döşenmişti, koltuklar, çekyat, TV, DVD, buzdolabı, bilgisayar, webcam falan vardı.
-“Geç otur. Ben bira içecem, sana ne vereyim?” dedi. Geçtim çekyata oturdum ve bir bira da ben istedim.
Castor buzdolabından iki bira alarak geldi yanıma oturdu. Biranın birini bana vererek,
-“Hayırdır Agapios? Moralin bozuk gibi duruyorsun? Karı kız meselesi mi?” dedi. Ben biradan bir yudum alarak, Castor’un gözlerine baktım ve
-“Yok abi, kızlara ilgi duymuyorum, benim derdim başka!” dedim. Castor sanki niyetimi anlamıştı,
-“Dünyada halledilmeyecek dert yok!” diyerek elini bacağıma koydu ve bacağımı çok hafif okşamaya başladı.
-“Çok güzel bir oğlansın Agapiosciğim, derdini hallederiz, merak etme!” dedi ve bacağımı okşamaya devam etti. Biradan birkaç yudum aldıktan sonra, çekine çekine ben de elimi onun bacağına koydum ve okşayarak elimi yavaş yavaş sikine doğru yaklaştırdım. Siki pantolonun içinde kalkmaya başladı ve gittikçe büyüyordu. Sikini tutmak ve okşamak istiyordum, fakat cesaret edemiyordum.
Castor’un tepkisini ölçmek için gözlerine baktığımda, Castor elimi tutarak sikinin üzerine götürdü ve pantolonun üzerinden sikini okşattı. Heyecandan ve zevkten kalbim duracak gibiydi. Sikini öylece bir süre okşadım. Castor,
-“Bir saniye Agapiosciğim…” diyerek kemerini çözdü, fermuarını açtı. Pantolonunu boxer şortuyla birlikte dizlerine kadar sıyırdığında, kıllı siki ortaya çıkmış, dimdik duruyordu. Siki okadar kalın ve büyüktü ki, elimi sikine attığımda avcuma sığmıyordu. Sikini ve taşşaklarını biraz okşadım ve sıvazladım. Sikini gövdesinden avuçluyor, başparmağımla kafasını okşuyordum. Biraz sonra sikinin kafasından bir iki damla saydam ve kaygan sıvı geldi. O sıvıyı sikinin kafasına yaydım ve biraz daha okşadım.
Castor ensemden tutarak yüzümü sikine yaklaştırdı, bir şey söylemese de, sikini ağzıma almamı istiyordu. Sikinin kafasını önce öperek yalamaya başladım, sonra da ağzıma aldım. Sikinin kafası şişmiş, ağzımı doldurmaya yetiyordu. Castor ensemden biraz daha bastırarak sikini ağzıma doğru ittirdi. Siki ağzıma yarısına kadar girdiğinde, sikinin kafası gırtlağıma değiyordu. Saçlarımdan tutarak başımı ileri geri hareket ettirmeye başladığında resmen ağzımı sikiyordu. Biryandan da,
-“Ohhh, çok güzel yapıyorsun Agapiosciğim. Devam et güzelim!” diyordu. Bu arada elini arkama atmış, pantolonumun üzerinden götümü okşamaya başlamıştı.
-“Ohhh, yumuşacık götün var Agapiosciğim!” diyerek beni ayağa kaldırdı ve
-“Soyunsana!” dedi. Ben soyunurken, kendisi de soyundu.
Castor çırılçıplak soyunmuştu, benim üzerimde ise sadece ablamın tanga külodu kalmıştı.
-“Ooooo, külodun da çok seksiymiş, çıkarma üzerinde kalsın!” dedi.
-“Ablamın külodu!” dedim.
-“Eminim ablana da yakışıyordur, fakat sana daha çok yakışmış. Çok güzelsin aşkım, kaymak gibi vücudun var!” diyerek, boynumu boğazımı yalamaya başladı. Göğüslerimi tek tek ağzına alarak emmdikten sonra, beni ters çevirdi ve omuz başlarımı hafif hafif ısırarak emdi. Sırtımı yalayarak aşağı, kalçalarıma indi. Ablamın külotunun üzerinden kalçalarımı dişledi.
-“Ohhh, yumuşacık, pamuk gibi!” diyordu. Sonra beni çekyata dizlerimin üzerine domalttı ve ablamın külotunu yana çekerek götümün deliğini parmakladı.
-“Harika, kız götü gibi götün var aşkım!” diyordu. Bu iltifatları karşısında eriyordum adeta ve ablamın külotuyla kendimi çok daha kadınca hissediyordum. Ben de ona,
-“Senin de yarrağın çok güzel kocacığım! O kalın yarrağını sok götüme! Bir orospuyu siker gibi sik beni erkeğim!” diyordum.
Castor götümün deliğine tükürüp, sikinin başını da ıslattıktan sonra, götümün deliğine dayadı ve hafifçe iteledi. Yarrağının başı girdiğinde, duyduğum acıdan,
-“Yandım anam!” diye bağırmışım. Castor ise,
-“Tamam aşkım bitti sık dişini!” diyordu. Bunları derken yarrağını götüme öyle bir kökledi ki, acıdan bayılacaktım nerdeyse. Fakat Castor beni duymuyordu bile. Yarrağı götüme girip çıktıkça acıdan inliyordum sadece. Yaklaşık yarım saat kadar götümü sert bir şekilde siktikten sonra tempoyu yavaşlattı, boşalmak üzereydi galiba. Derken inleyerek, sıcak döllerini götümün derinliklerine fışkırttı…
Castor bir süre üzerimde hareketsiz kaldıktan sonra, yarrağını götümden çıkarttı ve ağzıma vermeye çalıştı. Her ne kadar ağzıma almak istemediysem de,
-“Aç ağzını, götünüsiktiğim!” diyerek saçlarımdan tuttu ve zorla ağzıma soktu yarrağını.
-“Yala lan ibne!” diyerek zorla yarrağını yalattırdı. Daha sonra,
-“Bugünlük bukadar yeter! Giyin!” dedi ve kendisi de giyindi. Beni yolladıktan sonra kendisi de büroyu kapatıp evine gitti. Artık nerdeyse haftada iki üç kez Castor’un bürosuna uğrar olmuştum.
18 yaşıma geldiğimde artık ailemle de kavga etmeye başlamıştım. Onlarda çevredeki dedikodulardan rahatsız olmuşlar. Bir an önce kendimi düzeltmem için bana baskı yapmaya başlamışlardı. Sonunda her şeyi göze olarak Gizlice evden kaçtım ve soluğu doğruca Atina’da aldım.
Gelmeden önce bir arkadaşımın Atina’da yaşayan abisinin adresini almıştım. Atina’ya geldiğimde onu buldum. Tek yaşıyordu o zamanlar ve 35 yaşında idi. Hoş beş derken Atina’ya geliş sebebimi sordu, ben de çalışmaya geldiğimi, paramın ve kalacak yerim olmadığını söyledim. Nikolos
-“Bana iş bulacağını, yanında kalabileceğimi ve her bakımdan yardımcı olacağını” söyledi. Bana çok güven vermişti. Akşama kadar bana Atina’yı gezdirdi ve akşam evine gittik.
Evine girdik, fakat evde bana tuhaf gelen bir şey vardı, ev dediği yer daracık bir tek odaydı ve içinde sadece bir adet Çekyat vardı. Yalan yok biraz korkmuştum.
-“Ben nerede yatacağım? ”diye sorduğumda, yanıma gelip,
-“Benle yatacaksın, ama korkmana gerek yok, benden sana zarar gelmez!” dedi. Ne yapacağımı şaşırmıştım, kalacak başka yer bilmiyordum ve hava çok soğuktu, Nikolos’la yatmaya mecburdum. Nikolos lambayı söndürüp, üzerinde sadece atlet ve külotu kalacak şekilde soyunup girdi yorganın altına ve
-“Hadi sende yat artık, sabah erkenden işe gideceğim, uyuyamazsam işimden olurum!” dedi. Ben de eşofmanımı giydim ve çekinerek yattım yanına. Nikolos bana sırtını dönüp yatınca, biraz da olsa rahatlamıştım.
-“İyi geceler.” dileyip, uyumaya başladı, hiç kımıldamıyordu. Beni de baya uyku bastı, sırtımı ona dönmüş uyumaya çalışıyordum. Sonunda uyumuşum…
Birden üzerimde gezinen ellerle uyandım. Nikolos bana arkadan sıkıca sarılmış,
-“Sen ne güzelsin böyle, oh taş gibi kalçaların var!” diye mırıldanarak oramı buramı okşuyor, kalkmış sert siki kalçalarımın arasında sürtünüyordu. Şok olmuştum,
-“Ne yapıyorsun Nikolos?” deyip kollarından kurtulmaya çalıştım. Fakat beni daha da sıkı sardı ve
–“Seni sevdim, daha da sevmek istiyorum!” diyerek memelerimi okşamaya başladı.
-“ Nikolos yapma!” diye yalvarıyordum, ama dinlemiyor, oramı buramı okşamaya devam ediyordu ve bana,
-“Çok nazlandın ama! Yarağım bir yıldır sıcak bir deliğe girmedi, bu gece karım olacaksın! Karı niyetine sikecem seni!” diyordu. Çok korkmuştum, ama çok da heyecanlanmıştım. Doğrusu okşamaları beni daha da heyecanlandırıyordu. Zaten Pire’deyken sikilmenin nasıl bir şey olduğunu hep merak ederdim. Karşı koymayı ve itiraz etmeyi bıraktım. Nikolos,
-“Hah şöyle!” diyerek, beni tutup yüzükoyun çevirip üzerime çıktı. Eşofmanımı ve külotumu sıyırıp çekip çıkardı. Sonra götümün yanaklarını ayırıp, başladı götümün deliğini dillemeye. Götümü biraz yaladıktan sonra ve ayağa kalkıp yarağını ağzıma vermeye çalıştı. Ağzıma almak istemeyince, çok güçlü kolları vardı, beni sırtüstü yatırdı, yüzüme yaklaşıp yarağını dudaklarıma sürtmeye başladı. Ağzımı açmıyordum. Bana,
-“Aç ağzını ulan ibne! Değilse yarın sabah herkese senin ibne olduğunu ve seni sikmem için bana yalvardığını anlatacağım!” diye tehdit etti. Herkes dediği bizim hemşerilerdi, çok korkmuştum ve ağzımı açar açmaz, boğarcasına soktu yarağını ağzıma. Nefes almama arada bir müsade edip yeniden köklüyordu koca yarağını gırtlağıma kadar…
Ağzımı biraz böyle siktikten sonra, beni tamamen soyundurdu ve kendisi sırtüstü yatıp, yarağını kökünden tutarak,
-“Gel kocanın kucağına otur yavaş yavaş, canın yanmasın sen ayarla!” dedi. Çaresizdim, üzerine çıkıp yarağının kafasını dayadım göt deliğime. Titriyordum ve korkuyordum, nasıl girecek bu koca kafalı yarak daracık götüme diye. Biraz oturmaya çalıştım, kafası tam girecekken canım yanınca hemen üzerinden kalktım ve Çekyattan indim. Nikolos çok sinirlenmişti, o da kalkıp beni yakaladı, ayakta duvara domaltıp,
-“Bak gör şimdi nasıl karım olacaksın!” diyerek, götümü bolca tükürükleyip, yarağının kafasını dayadı götüme. Ve yavaşça yüklenerek kafasını soktu. Canım öyle yanıyordu ki, korkudan bağıramıyordum. Nikolos memelerimi okşarken,
-“Ohhhhh sıcacıkmış daracık götünün deliği!” diye homurdanıyordu… Birden,
-“Yeter bu kadar naz!” diyerek kalçama öyle bir tokat attı ki, canım daha da yanmıştı.
-“Veee karımmmmsın artıkkkk!” diyerek yarağının gerisini de götüme kökleyip, bütün ağırlığı ile üzerime abandı. Kıvranmama bile müsade etmiyordu. Ne kadar
-“Canım acıyor!” dedim ise de dinlemiyordu, sanki taşaklarını da sokacakmış gibi abanmaya devam ediyordu. Götüm ortadan ikiye yarılmış gibi acıyordu. Nikolos ise,
-“Bu güzel götünü sabaha kadar sikeceğim karıcığım!” diye homurdanmaya devam ediyordu. Biraz o pozisyonda kaldıktan sonra, yarağını götümden çıkarmadan, beni kucakladığı gibi yatağa yüzükoyun yatırı, kendisi de üzerime yattı. Benim de doğrusu acım biraz geçmişti. Sanırım deliğim genişlemişti ki, gidip gelmeye başladı…
Götümü yaklaşık on dakika pompalayarak siktikten sonra, yarağını götümden çıkarıp, saçımdan asılarak beni doğrulttu ve yarağını uzatıp,
-“Yala bakalım!” dedi. Götümden çıkan yarağı yalamamı istiyordu, tiksinmiştim,
-“Yalamam!” dedim. Suratıma yaba gibi elleriyle okkalı bir tokat yapıştırıp,
-“Yala götünü siktiğimin ibnesi! Yala kocanın yarağını!” deyip, bir eliyle ağzımı zorla açtırıp, ağzıma köküne kadar soktu. Boğulacaktım, gözlerimden yaşlar, burnumdan sümük geliyordu. Başımı elleriyle öyle sıkı tutmuştu ki kaçamıyordum. Birkaç kez gırtlağıma kadar soktuktan sonra boğazıma sıcak bir şeyler püskürmeye başladı. Boğulmamak için mecburen yutkunduğumda anladım ki ağzıma boşaldı.
Bir süre sonra yarağı küçülünce ağzımdan çıkarıp,
-““Nasıl, kocanın sütü tatlı mı?” diyerek beni yatağa yatırdı, sıkıca sarılıp öpmeye başladı. Ve artık onun karısı olduğumu, bir ay boyunca bana iş bulmayacağını, tüm gün evde kalıp onu beklememi, yemek yapmamı, akşamları eve geldiğinde hemen soyunup onun içeri girmesiyle önce yarağını emmemi, sonra da beni sikip rahatlayıp yemeğe öyle oturacağını söyledi. Mecburen kabul ettim. 1 ay boyunca her gece 3 bazen 4 posta sikti, sonra da bir işe koydu beni. Ben işe girdikten sonra da onla kalmaya devam ettim, Sonrasında ise başka başka adamlarlada sevişmeye başladım. Yeteri kadar çevre edindikten sonra da Nikolos’dan ayrılıp kendime yeni bir hayat kurdum.
Agapios’un anlatması bitinceTurgut yavaş yavaş beni kendine doğru çekip dudaklarımı öpmeye, boynumu ve kulak memelerimi yalamaya, bir yandandan da o diri ve iri gögüslerimi okşamaya başladı. Elini aşağıya doğru, mini eteğimin altına sokup amımın üzerinde parmaklarını gezdirmeye başladı. Sonra başımı hafifçe eliyle aşağı, sikine doğru bastırdı. Koltuktan kalktım, Turgut’un önüne diz çöküp fermuarını açtım. Siki kazık gibi olmuştu, sikini çıkarıp yalamaya başladım. Göz ucuyla Turgut’a baktığımda, Agapios’u kendine çekmiş, dudak dudağa öpüşüyorlardı…
Turgut az sonra Agapios’a,
-“Hadi bakalım karıma yardım et, sen de marifetini göster!” dedi. Agapios da yanıma diz çöktü. Agapios’a bakarak, Turgut’un sikini kökünden kavrayıp,
-“Buyur!” dedim. Agapios önce başına küçük bir öpücük kondurduktan sonra yavaş yavaş başını ağzına sokup çıkarmaya başladı. Her seferinde biraz daha fazlasını ağzına alıyordu, üç-beş sefer sonra Turgut’un sikini köküne kadar ağzına alıp çıkarıyordu. Ben de bu arada boş durmadım, Agapios’un gömlek düğmelerini çözüp gömleğini çıkardım. Atletik, biçimli ve kılsız bir vücudu vardı. Erkek olmasına rağmen göğüs uçları bir kadının göğüs ucu kadar iri ve sertti.
Gömleğini çıkardıktan sonra Agapios’un ensesini ve kulak memesini yavaş yavaş öpücük yağmuruna tutmuş, ıslak ıslak öpüyordum. Agapios da arada bir dudağımdan öpüyor, ama fazla ileri gitmiyordu. Elimi pantolonunun kemerine attığımda, Agapios dizlerinin üzerine doğruldu, kemerini çözüp pantolonunu aşağıya doğru sıyırdım. Altında tanga vardı ve kalçaları bir kadın kalçası gibi toplu ve yukarı kalkıktı. Agapios tangası ile kalmış, Turgut ise çırıl çıplak soyunmuştu. Benim üzerimde mini etekli bir elbise vardı. Amım ise sulanmaktan vıcık vıcık olmuştu. Agapios’un siki inik olmasına rağmen yılan gibi sarkıyordu ve kalındı. Kalkınca ne hale gelecekti merak ediyordum.
Turgut ayağa kalktı ve beni de kaldırdı. Ayakta Turgut’la öpüşmeye başladık. Turgut dudaklarımı bir vantuz gibi emiyor, göğüslerimi her zamankinden daha farklı ve hoyratça sıkıyor, kalçalarımı mıncıklıyordu. Bu arada Agapios, Turgut’un sikini ağzına alıp yalamaya devam ediyor ve bir an evvel sikilmek için sabırsızlanıyordu.
Turgut bir çırpıda elbisemi çıkarıp attı. Sütyen takmadığım için göğüslerim fora olmuş, üzerimde sadece külotum kalmıştı, ama o da amcığımın suyundan sırıl sıklam olmuştu. Arkama geçti, Agapios’a,
-“Bak bakalım Agapios’cuğum, hiç böyle diri ve dolgun göğüs gördün mü?” dedi. Göğüs uçlarım iri birer fındık büyüklüğüne erişmişti, arkamdan göğüslerimi avuçlayarak, Agapios’a,
-“Yalamak istermisin?” dedi. Agapios da sanki ilk kez bir çıplak bir kadın görüyor gibiydi ve ‘acaba yapabilirmiyim’ dercesine Turgut’a aptal aptal bakıyordu.
Ben de,
-“Hadi Agapios’cuğum, bu fırsat bir daha eline geçmez bak, bir dokun bakalım!” dedim. Agapios çekinerek ellerini göğüslerimin üzerine koydu, yavaş yavaş gezdirmeye başladı. Sonra birden eğilerek sağ göğsümü yalamaya, hafif hafif küçük dişler atmaya başladı. Diğer eliyle de arkamda duran Turgut’un sikini avuçluyordu.
Turgut beni kanepeye oturttu, bacaklarımı araladı ve Agapios’a,
-“Hadi bakalım, sana tam bir şeftali veriyorum, yala. Yala ki ben de seni daha bir keyifle sikeyim!” dedi. Agapios çekinerek önüme diz çöktü. Yavaş yavaş dudaklarını sulanmış amcığımın üzerinde gezdirmeye başladı. Turgut çoktan Agapios’un arkasında yerini almıştı. Turgut sikini tükürükleyip Agapios’a öyle bir dayandı ki, bir anda hepsini Agapios’un götüne soktu. O acıyla Agapios amıma daha da yumuldu.
Turgut Agapios’un götünü sikerken, Agapios da dilini amımın içine sokup sokup çıkarıyor,
-“Bir kadının am suyu bu kadar mı leziz olurmuş Tanrım, ben cennete mi düştüm?” diyor, gözlerimin içine bakarak amcığımı yalıyor, vantuz gibi emiyor, amımın dudaklarına ısırıklar atıyor, parmağını sokuyor, parmaklarına bulaşan amımım suyunu göğüs uçlarıma sürüyor, göğüslerime sürdüğü am suyumu yalıyor, bir yandan da Turgut’un altında,
-“Hadi erkeğim, kökle, daha hızlı sok, hadi durma devam et…” diyerek zevkten çığlıklar atıyordu…
Bir erkek hemcinsi tarafından sikilmekten bu kadar mı zevk alırmış… Agapios Turgut’un altında, benden bile ateşli bir şekilde kıvranıyor, kendini Turgut’a teslim ediyordu. Turgut da Agapios’a yüklendikçe yükleniyor, artık sikini tamamen çıkarıp tekrar hepsini birden hızlıca Agapios’un götüne sokuyordu. Agapios, Turgut’un her darbesiyle amımı biraz daha çok emmeye dilini daha çok sokmaya başlamıştı, dili alev alev yanıyor, ammın içini kavuruyordu, kaç kez boşaldım hatırlamıyorum…
Derken Turgut bir anda sikini Agapios’un götünden çıkarıp, döllerini benim ağzıma, yüzüme, göğüslerime ve amcığıma yağmur gibi boşalttı. Ağzımın içine gelenleri yuttum. Agapios dudaklarımdan başlayarak Turgut’un döllerini yalamaya başladı. Bir yandan Turgut’un döllerini yalıyor, bir yandan da dudaklarımı emiyordu. Vücudumun üst tarafında Turgut’un ne kadar dölü varsa hepsini yalayarak yuttu, sadece amcığımın üzerinde biraz kalmıştı. Agapios benim yere uzanmamı istedi ve yerde ikimiz 69 olduk…
Agapios amımın üzerindeki Turgut’un döllerini yalarken, ben de Agapios’un yeni yeni kalkmaya başlayan sikinin başını ağzıma aldım. Yavaş yavaş sikinin başını yalıyor, ağzıma sokup çıkarıyordum. Agapios’un siki Turgut’un sikinden biraz daha kalındı ve uzundu da. En az 20 dakika Agapios’un sikini yaladım, artık sertleşmişti ve ağzıma sığmamaya başlamıştı. Beni Agapios’la o pozisyonda izleyen Turgut’un siki yeniden sertleşmişti ve üstümde bulunan Agapios’un götüne tekrar sikini sokup çıkarmaya başlamıştı, bir yandan da, “Agapioscuğum, seni öyle bir sikeceğim ki, sikini kazık edeceğim…” diyordu.
Agapios’u Turgut’un tekrar sikmeye başlaması ve benim de Agapios’un sikini yalamam, Agapios’u tam kıvamına getirmişti. Turgut ikinci kez boşalmak üzereydi, sikini Agapios’un götünden çıkardı ve Agapiosa,
-“Aç ağzını!” dedi. Agapios dizlerinin üzerine doğruldu ve Turgut tüm döllerini Agapios’un ağzına boşalttı. Agapios ağzına akıtılan döllerin bir kısmını yuttu, bir kısmını da amımın içine tükürdü ve bir anda bacak arama girip yerini aldı…
Agapios’la göz göze geldik, bana,
-“Hadi sikimi kendi elinle amına yerleştir!” dedi. Amımın içine Turgut’un döllerini tükürmesine rağmen ilk başta zorlandım, çünkü sikinin başı yumruk gibiydi. Biraz zorlayarak başı amıma girmişti. Girmişti girmesine, ama benim de içim yanmıştı, sanki amım yırtılmış gibiydi…
Agapios yavaş yavaş amıma sokmaya başladığında, bir yandan da,
-“Tanrım, bu ateş gibi, sanki fırına girdim…” diyordu. Ama bir türlü boşalmıyordu. Boşalamayışının nedeni hep sürekli sikilmesiydi. Ama benim hoşuma gidiyordu kalın ve amcığımı dolduran bir yarak tarafından sikilmek…
Agapios, “7 yıldır hep sikilmenin verdiği zevki yaşadım, ilk kez siktim ve bir kadın siktim. Sikmek te, sikilmek kadar güzelmiş!” dedi, amıma bir öpücük kondurup Turgut’un önüne gitti ve Turgut’un sikini yalamaya başladı. Ben temizlenmek için banyoya gittim. Banyodan çıkıp geldiğimde Turgut’la Agapios deliler gibi sevişiyorlardı, ben de aralarına katıldım.
Yunan adasındaki tatilimiz bitirip Yeniden şirkete döndükten sonra artık tüm dikkatimi Rıfat beyi tavlamak Mirey ile Erman Beyi işten kovdurup onun yerine GMY olmaya vermiştim bunun için planlar yapıyor planınım da da sinsice ilerliyordum. Ancak daha önce Tugut meselesini halletmem gerekti. Bunun için ilk olarak elimdeki videoları kesip biçmeye yarayan bir proğram arayışına giriştim.. Google da kısa sürede aradığımı bulmuştum. Derhal videodan Agapios ve Turgut’un birlikte olduğu sahneleri çıkararak içerisinde benimde olduğum bölümleri sildim. Videoyu gaylerin takıldığı birkaç internet sitesine yükledim. Sonrada Sivas’taki birkaç yerel gazeteyi ankesörlü telefondan arayarak olaydan haberdar ettim ve beklemeye başladım. Nihayet beklediğim gün gelmiş Turgut bazı yerel gazeteler de haber olmuştu.
Artık sıra Rıfat Bey’i bu videolardan haberdar etmeye gelmişti. Birkaç gün sonra işte giyebileceğim en seksi kıyafetlerimden birini giyerek Rıfat Bey’in odasına gittim. Üzgün bir tavır takınarak
-“Rıfat Bey sizinle bir konu hakkında konuşmak istiyorum vaktiniz var mı acaba?”
-“Ne demek Sonay Hanım buyrun burun lütfen.” diye masasının önündeki koltukları gösterirken heyacanla beni izlediğinin farkındaydım. O yüzden yavaş hareketlerle masanın önüne kadar gelip elimden geldiği kadar fazla frikik vermeye çalışarak masanın önündeki deri koltuklara oturdum. Ayaklarımı birbirinin üstüne attığımda Rıfat Bey’e tam bir göz ziyafeti sunduğumun farkındaydım. Rıfat Bey gözlerini benden ayırmadan
-“Buyurun Sonay Hanım sizi dinliyorum benimle konuşmak istediğiniz konu neydi acaba?” dediğinde sesimdeki üzgün tonu biraz daha ağırlaştırdım.
-“Şey Rıfat Bey nasıl söylesem bilmiyorum. Birkaç gün önce Sivas’taki müşterilerimizin birinden bir mail aldım.
-“Hayır, ola bir sorun mu var?”
-“Efendim Sivas Bayiimiz Turgut Bey.” Biraz duraksadım sesimdeki endişe daha da belirgini bir hal almıştı. Rıfat Bey merakla
-“Ne olmuş Turgut Bey’e?” der gibi konuşmamın devamını bekliyordu.
-“Sanrım bir takım uygunsuz görüntüleri internete düşmüş ve maalesef bu görüntülerde yerel basına malzeme olmuş. Malumunuz Sivas küçük bir şehir. Hal böyle olunca bu tür davranışlar o bölgedeki satışlarımızı da etkileyecektir.”
-“Allah Allah tanıdığım kadarı ile çok da dürüst birine benziyordu ama…. Ne varmış görüntülerde bir bilgi varmı?”
-“Dün müşterimiz haberdar edince internette küçük bir araştırma yaptım. İsterseniz size sunayım efendim.” Derken yerimden kalktım Rıfat Bey’in yanına doğru gelerek bilgisayarına görüntülerin olduğu adresi girmeye başladım. Görüntüleri direk flaş bellekte veya cd de vermek yerine özellikle adres girerek açmayı seçmiştim. Böylelikle Rıfat Bey daha odamdan çıkmadan önce tazelediğim parfümümün kokusunu ciğerlerine kadar çekecek sutyen takmadığım için bluzumun altında özgürce hareket eden göğüslerimi bol bol izleme imkanı bulacaktı. Nitekim yanılmadığımı da çok geçmeden anlamıştım. Ben bilgisayarın klavyesine adres yazarken Rıfat Bey’de gözlerini dikmiş bluzumun geniş dekoltesinden göğüslerimi izliyordu. Ben de onu daha çok tahrik etmek için önünde iyice eğildim. Adam belki göğüs uçlarımı bile görmeye başlamıştı.
-“Sanrım oldu.” Deyip kendimi geriye doğru çektiğimde Rıfat Bey’de kendine geldi. Gözlerini ekrana çevirerek
-“İzleyelim bakalım ne haltlar karıştırmış bu Turgut denen Salak” diyerek beklemeye başladı. Bir yandan da eliyle biraz önce gördükleri karşısında iyice kabaran erkekliğini saklamaya çalışıyordu.
Birkaç saniyelik video yüklenme süresinden sonra ekrana önce önünde kocaman sallanan sikiyle Agapios’un görüntüsü sonrada Turgut’un görüntüsü geldi. İkisi bir çılgın gibi sevişmeye başlamışlardı. Bu görüntü Agapios’un banyodan çıktıktan sonra gerçekleştirdiğimiz sevişmeye ait bir görüntüydü. Biraz sonra aralarına bende katılacaktım. Ama elbette görüntünün o kısımları yoktu. Görüntü de sadece Agapios ile Turgut var gibi gözüküyordu. Birkaç dakikalık görüntü bittiğinde Rıfat Bey
-“Tuuuu rezil herif o da erkeklerle rezillik düpe düz rezillik” diye mırıldanıyordu. Yüz ifadelerinden oldukça kızdığı belliydi. Bense hala yanı başında ayakta bekliyordum. Bana dönerek
-“Sonay hanım hemen bölge bayilerinden sorumlu Kaaan Bey’i arayarak Turgut rezilinin bizimle olan sözleşmesini tek taraflı olarak fes edin. Fesih gerekçesi olarak da bu videoları ve basında çıkan haberleri delil olarak sunsunlar ki birde tazminat ödemeyelim bu rezile”
-“Tabi efendi hemen iletirim isteklerinizi Kaan Bey’e” dedim. Belli etmesem de büyük bir sevinç içindeydim. Turgut’tan intikamımı fazlası ile almıştım. Turgut Hem işini hem itibarını kaybetmiş insan içine çıkmaz hale gelmişti.
Rıfat Bey’den izin alıp tam odadan çıkmaya hazırlanıyordum ki Rıfat Bey
-“Sonay Hanım siz geldiğinizde tam yemeğe çıkmak üzereydim. Eğer yemeğinizi yemediyseniz buyurun birlikte çıkalım böylece size de teşekkür etme fırsatı bulmuş olurum.”
-“Tabi efendim şeref duyarım” dedim. Anlaşılan bugün benim gerçekten şanslı günümdü.
Deniz tarafında boğaza yakın bir masaya oturduk, Boğazdan gemiler geçiyor oturduğumuz yerden harika manzara oluşuyordu. Yemeklerimizi yerken sohbet ediyorduk. Rıfat Bey çok kibar biriydi. Konuşurken kelimelerini adeta seçerek konuşuyordu. Konuştukça laf lafı açıyor, giderek daha sıcak bir ortam oluşuyordu. Ailesinden, çocuklarından karısından bahsetmişti. Anladığım kadarı ile ailesini ve karsını elbette oldukça düşkündü. Ama evliliğinde geçen 27 yılın verdiği monotonluk onun zaman zaman benimle ilgili hayaller kurmasına neden oluyordu anladığım kadarı ile. Saatime baktım saat 14’e geliyordu.
-“Oooo saat 14 olmuş sanırım kalksak iyi olur.” Dedim. Yol boyunca da karşılıklı sohbetimiz devam etti. Şirkette ben kendi odama giderken
-“Rıfat Bey bu keyifli yemek ve sohbet için çok teşekkür ederim” dedim. Rıfat Bey’de bana
-“Asıl ben teşekkür ederim, sizin gibi her konuda mükemmel bir kadınla böylesine harika bir gün geçirdim. Bu gün benim için de çok keyifliydi. Eğer izin verirsen bu yemeği daha geniş bir zamanda tekrarlamak isterim.”
-“Elbette bende çok memmun olurum diyerek odama gittim. Şimdi Rıfat Bey’den gelecek yemek teklifini bekliyordum.
Aradan geçen üç günlük sürede Rıfat Bey’le bir daha görüşmemiş Turgut’dan aldığım intikamın zevkini sürerek kendimi işime vermiştim. Odamın kapsı hafifçe vuruldu. İçeriye bir anda Rıfat Bey girmişti. Hemen ayağa kalkarak
-“Hoş geldiniz Rıfat Bey buyurun” dedim. Rıfat Bey oldukça çekingen bir tavırla
-“Teşekkür ederim Sonay Hanım kalmayacağım sadece bana olan yemek sözünüzü hatırlatmak istedim.
-“Elbette Rıfat Bey unutur muyum. Hafta sonu için eşim il dışında olacak eğer sizin için de uygunsa.” Sözümün bitmesini bile beklemeden
-“Öyleyse Cumartesi akşamı için sizce de uygunsa masaları ayırtıyorum.” Dedi
-“Cumartesi gününü sabırsızlıkla bekliyor olacağım.” dedim Rıfat Bey odamdan çıkarken kendinden çok daha emin ve mutluydu.
Cumartesi geldiğinde erkenden akşam için hazırlanmaya başladım. Tolga gelmeden önce bir an önce evden ayrılmak istiyordum. Önce sıcak bir duş alıp saçlarımı kuruttuktan sonra giyinmeye başladım. Mevsim kış, aylardan şubat ve dışarıda kar olması nedeniyle hava koşullarına da uyacak bir kıyafet seçmeliydim. Ama elbette aynı zamanda seksi ve baştan çıkarıcı olmam gerekliydi. Tüm bunları göz önünde tutarak ve ilk round olması nedeniyle hem baştan çıkarıcı hem de merak uyandırıcı olmayı seçtim. Bu nedenle de üstüme koyu lacivert bol dökümlü ve belden oturan tek parça bir elbise giydim, derin göğüs dekolteli ve göğüs çatalım elbisenin dekoltesinden görünüyordu, elbisenin eteği bol ve süper miniydi ancak ilk anda bunu anlayamaması için mont olarak da deri, lacivert, yakası kürklü bileğime kadar uzun montumu seçtim, ayağıma da lacivert deri uzun sivri topuklu botlarımı giydim. Saçlarımı kuaförüme gidip dalgalı dalgalı olarak yaptırdım ve mavinin hakim olduğu tonlarda göz makyajımı yaptırdım.
Artık geceye hazırdım, saat 18 civarı Rıfat Bey aradı. Yola çıktığını ve yarım saate kadar bende olacağını söyledi.
-“Bende hazırım seni bekliyorum.” diyerek whatsapp’tan evimin konumunu ilettim. Navigasyon aracılığı ile rahatça bulması için. Tolga henüz gelmemişti. Ona bir not bırakarak hafta sonu il dışında olacağımı beni merak etmemesini bildirdim..
Aşağı indiğimde Rıfat Bey arabasının yanında beni bekliyordu. Evden çıkıp minik adımlarla arabaya doğru yürüken Rıfat Bey beni baştan aşağıya süzüyordu her adım atışımda. Üstümde ki deri uzun monttan içimde ne olduğunu anlayamıyordu. Arabanın yanına gittiğimde bana bakıp,
-“Çok güzel görünüyorsun” dedi ve sarılıp yanağımdan öpecekken, kafamı hafifçe çevirdim bilerek ve dudağımla yanağımın arasından bir yerden öptü beni, şaşkındı, ikinci öpüşü de ben aynı şekilde onun yanağıyla dudağı arasında bir yerden yaptım
-“Teşekkür ederim” dedim.
Arabaya bindiğimizde halen öpüşmenin şaşkınlığı içindeydi. Yol boyunca sohbet ederek ilerledik Restorana vardığımızda üstümdeki deri montumu çıkarttığım anda gözleri adete yuvalarından fırlayacaktı. Başını iki yana sallayarak
-“Mükemmel bir güzellik, kocan çok şanslı.” dedi. Ben de gülümseyerek montumu vestiyere bıraktım ve el çantamı alarak içeri doğru yürüdüm ve masamıza geldik. Oturmak için hamle yaptığım sırada sandalyemi çekerek,
-“Gecenin en güzel kadını lütfen buyur.” dedi. Ben de teşekkür ederek oturdum ve sandalyemi itti, bacak bacak üstüne attım otururken. İstanbul’un üstüne pamuk pamuk hafifçe yağan karı seyrederken yemeklerimizi yiyor, kırmızı şarabımızı içiyorduk. Sohbet ederken br ara Rıfat Bey
-“İnanın Sonay Hanım şu an o kadar mutluyum ki imkanım olsa şu an sizinle sonsuza kadar burada kalabilirim” dedi. Bunu derken gözlerini bir an olsun üzerimden ayırmıyordu. Gülümsedim
-“Burada kalmak yerine ben baş başa kalabileceğimiz sakin bir ortamı tercih ederdim.” Deyince bir anda gözleri parladı. “Ama isterseniz önce şu aramızdaki Bey ve hanım lafını kaldıralım” Heyacanla
-“Elbette elbette Sonay Hanım, şey Sonay.” Dedi. Sonrada
-“Sonay o kadar güzelsin ki söylediklerin karşısında kendimi kaybettim adeta. Ama iyi k**e tüm cesaretimi toplayıp sana yemek teklifinde bulunmuşum yoksa tüm bu mutlu anlardan mahrum kalacaktım.
-“Daha bişey görmedin asıl mutluluğu birazdan baş başa kaldığımızda yaşayacaksın dedim.” Adeta parayla tutulmuş escort bir bayan gibi davranıyordum. Bunun farkındaydım Ama planımın son aşaması için ne pahasına olursa olsun Rıfat Bey’i avucumun içine almam gerekti. Rıfat Bey heyacanla şarabından son bir yudum daha alarak
-“Hımmm kulağa çok hoş geliyor. O halde ben bir an önce baş başa kalabileceğimiz bir yer ayarlayım.” Diyerek yerinden kalktı. Yaklaşık 7-8 dakika sonra geri dönmüştü.
Saat 23.30 civarı restorandan ayrıldık. Arabasına bindiğimizde bu kez montumu arka koltuğa attım ve yan koltuğa oturdum, oturduğum için eteğim yukarı doğru açılmıştı ve bacak bacak üstüne atıp,
-“Eeee geceye nerede devam ediyoruz dedim. Rıfat Bey
-“Swiss Otel “ dedi
Ot ele vardığımızda bellboy bizi odamıza götürmek için yardımcı oldu. Odadan içeri girer girmez bellboy’a bahşiş verip kapıyı kapattı ve beni tutup kendisine çekip kalçama elini atarak öpmeye ve kalçamı okşamaya başladı. Bu davranışlar Rıfat Bey’den beklemediğim davranışlardı. Beni yüzüm ona dönük şekilde ters yürüterek öpüyordu ve camın önüne geldiğimizde yüzümü cana çevirip ellerimi cama yasladı ve bacaklarımı iki yana açıp elbisemin eteğini kaldırdı ve kalçama elini atarak, okşamaya başladı.
Ben de yüzümü ona dönüp önünde çömeldim ve kemerini çözüp, fermuarını açtım ve dudaklarımı ısırarak ona baktım, sonrasında da pantolonunu indirip boxerının içine elime atıp sikini avuçladım ve okşayarak dışarı çıkarttım. Dilimi üstünde gezdirip, sonra da ağzıma alıp emmeye başladım, Rıfat Bey’de saçlarımı okşayarak başımı bastırıp sikini bana emdiriyordu. Siki ağzımda daha da büyüyordu. Cam açıktı ve boğaza karşı Rıfat Bey’a sakso çekmenin zevkini yaşıyordum.
Rıfat Bey bir an beni kolumdan tutup kaldırdı ve cama yaslayarak eteğimi kaldırdı, elini amıma atıp okşayarak tangamı kenara çekti ve amıma parmağını sokup ıslaklığımı hissetti, sonra da ağzına götürüp parmağını yaladı. Bana bakıp
-“Mükemmel bir tadı var, çilekli pasta gibisin Sonay’ım” dedi, ben de gözlerimi kısıp dudağımı ısırarak,
-“O halde sende çilekli pastanı doyasıya ye hadi.” dedim. Sikini tutup amıma sürttü ve
-“Zevkle yiyeceğim.” diyerek sikini amıma yerleştirdi. Ben zevkle
-“Aahhhhh” diye inliyordum. Kalçalarım boğaza karşıydı ve boğaz manzarısını arkama alıp zevkle inliyordum. Ellerimi kaldırıp cama yasladı ve amıma yüklenerek derinlerime kadar girip beni becerirken ben de çığlıklar atarak inliyordum. Amıma her giriş çıkışında daha da ıslanıyor ve inlemelerim çığlığa dönüşüyordu. Rıfat Bey yaşından beklenmeyen bir çeviklikle beni bir anda kucağına aldı, bacaklarımı beline dolamıştım ve kucağında zevkle zıplıyordum. Dakikalarca beni bu şekilde siktinden sonra amımdan çıktı ve beni yüzüm cama dönük şekilde domalttı ve kalçamı tokatlayıp, elbisemin eteğini belime kadar sıyırdı, tangamı bileğime indirdi ve amıma sikini yerleştirip içime girdi, kulağıma doğru eğilip,
-“İstanbul böylesi bir güzelliğin zevk çığlıklarını duymalı.” dedi ve amıma vahşice girmeye başladı. Bende zevkle inliyordum, ben inledikçe kalçalarıma tokat atıyor ve kasıklarımdan tutup kendisine çekerek beni beceriyordu. Ben zevkle haykırarak boşalmaya başlamıştım ve bunu fark ettiği anda sikini amımın dibine kadar kökleyip kasıklarımdan tutup beni kendisine çekti ve öylece durdu, ben çığlık atarak inliyor ve boşalıyorken bir süre sonra Rıfat Bey’de kasılmaya ve titremeye başladı ve amıma zevkle patladı.
Daha sonra içimden çıktı ve beni kaldırıp dudaklarıma yapıştı, delice öpüştükten sonra, yüzümü okşayarak bu zevk hiç bitmesin dedi. Ben de onu yatağa doğru elimle itip yatağın üstüne oturttum ve bacaklarımı açıp kucağına oturarak sikini tutup amıma yerleştirerek,
-“Biz istedikten sonra bitmez.” dedim ve dudaklarına yapıştım. Ellerini eteğimin altında kalçama atıp okşayarak benimle öpüşürken siki de amımın sıcaklığı ile içimde yeniden büyüyordu. Siki kalınlaşıp amımdan içeri ilerlerken başımı geriye doğru atıp,
-“Ooooohhhhh süpersin.” dedim. Ellerini kalçamdan çekip, göğüslerime attı ve
-“Sende süpersin ama artık şu elbiseden kurtulalım.” dedi,
-“Sen iste diyerek kucağından kalktım. Çantamdan telefonumu çıkartıp, müzik açtım ve karşısında dans ederek elbisemi striptiz yaparcasına çıkartmaya başladım, Rıfat Bey sikini okşayarak beni izliyordu. Elbisemi çıkartıp karşısında tamamen çıplak kaldıktan sonra bir kedi gibi yere eğilip, emekleyerek ona doğru yürüdüm ve ellerimle bacaklarını okşayarak taşaklarını avcuma aldım ve sonrasında sikini tutup okşayarak
-“Zevk şimdi başlıyor” dedim ve sikini ağzıma alıp emmeye başladım, ben sikini emdikçe o da başımı bastırıp saçlarımı okşuyordu, arada göğüs arama alıp başını emiyordum, ben sikini emdikçe Rıfat Bey zevkten çıldırıyordu.
-“Bana gel buraya seni istiyorum.” dedikçe ben inatla yerimden kalkmadan sikini yalamaya devam ediyordum.
Bir an beni kolumdan sertçe tutup kaldırdı ve yatağa domaltıp, bacaklarımı araladı ve elleriyle popomu tutup iki yana açtı, göt deliğimi ortaya çıkartıp sikini sürtmeye başladı. Ben de başımı yatağa yaslayıp,
-“Ooooffff buna bayılıyorum, hadi durma inlet beni.” diyordum, kalçama tokat attıktan sonra sikini bu kezde tutup göt deliğime yerleştirdi. ben yataktan başımı kaldırıp,
-“Aaaaaahhhhhhhhhh, ooooooohhhhhh, harikaaaaa, köklleeee.” diye bağırıyordum, benim bu sözlerim onu ateşliyor ve götüme sertçe girmeye devam ediyordu. Siki tamamen götüme girdiği anda
-“Ooooooooofffffffffff süpersinnn, ıııııhhhhhhhhh parçala beni.” diye çığlık atmaya başlamıştım. Elini belime koyup seri şekilde götümde gidip gelmeye başladı ve elini amıma atıp parmaklayarak beni boşalttıktan sonra kendisi de göt deliğime boşaldı ve üstüme doğru eğilip,
-“Ohhhh Sonay bitirdin beni senin gibi bir kadın görmedim ben.” dedi Daha sonra yatağa yanıma yattı, ben de başımı göğsüne yaslayıp elimi teninde gezdiriyordum, saçlarımı okşayarak,
-“İnanılmaz bir kadınsın, afet ötesi güzelsin ve seks konusunda da sınır tanımaz bir doyumsuzluğun var, Ama biliyordum ben seninle seksin böyle güzel olacağını biliyordum ve hep bu günleri hayal etmiştim..” Başımı ona çevirip dudağından öptükten sonra,
-“Bu hayal değil şimdi seninim ve, kollarının arasındayım.” dedim. Dudaklarından öperken tekrardan elimi sikine attım ve okşamaya başladım, Rıfat Bey’de üstüme çıkıp göğüslerimi ısırarak sikini amıma yerleştirdi, göğüslerimi okşarken siki amımdan içeri giriyordu. beni yatağa adeta çivilercesine sikiyordu. Ben zevkle altında inlerken o da zafer kazanmış bir komutan gibi mağrur bir duruşla amıma yükleniyordu. Altında yılan gibi kıvranarak zevk çığlıkları atıyordum. Şehrin ışıkları odadan içeri süzülürken, kasılmaya ve zevkle titremeye başladım, ben boşalırken Rıfat Bey’de bir kez daha amıma boşalmıştı.
İçimden çıkıp kendisine yanıma attı ve
-“Sana doyamıyorum bir türlü bu yaşta beni yeniden gençliğime döndürdün, her defasında daha çok istiyorum seni.” dedi, ben de yataktan kalkıp camın önünde durarak,
-“Gün doğuyor bak, sana bu gece gün doğmadan bitmeyecek demiştim dimi.” Rıfat Bey’de yataktan kalkıp yanıma geldi ve dudağımdan öperek,
-“Seninle tüm geceleri güne bağlayana kadar zevkle birlikte olmak isterim.” dedi. İkimizde çıplak olarak camdan dışarı bakıp boğaz manzarasını izledik. Rıfat Bey’ın eli kalçamdaydı.
Sonra dudağından öptüm ve duş alıp uyuyalım artık dedim. Birlikte duş aldıktan sonra yattık, başım onun göğsünde çıplak şekilde uyuduk. Uyandığımızda saat 12’ye geliyordu. Rıfat Bey oda servisini arayıp odamıza kahvaltı istedi. Ben de üstümü giymiş camın önünde duran koltuğa oturmuş manzarayı izliyordum. Rıfat Bey koltuğun yanına gelip, omzuma masaj yaparak,
-“Mükemmel bir geceydi her şey için teşekkür ederim.” dedi. Başımı ona çevirdim,
-“Benim içinde öyle di.” dedim.
O sırada kapı çaldı, oda servisi kahvaltımızı getirmişti. Kahvaltıyı odaya getiren çocuğun elinde deri montumda vardı,
-“Dün gece resepsiyon da kalmış sizin sanırım.” dedi. Ben de çocuğun elinden montumu alıp yatağın üstüne attım. Kahvaltımızı ediyorduk manzaraya karşı. Rıfat Bey bir ara deri montuma bakıp,
-“Evden çıktığın anda üstünde o vardı ve her yerin kapalıydı, doğrusu o deri montun altından ne çıkacğını merak ediyordum ancak yaşadıklarımızı tahmin dahi edemezdim.” dedi.
-“Gizemli olmayı ve süprizleri severim ama şimdi gitmem gerek” dedim ve giyinmeye başladım. Rıfat Bey yatağın üzerinde oturduğu yerden beni izliyordu.
-“Gitmen şart mı Bugün de kalsak” dedi.
-“Bugün kocam gelecek o geldiğinde evde olmak istiyorum dedim.” Rıfat Bey makyaj yaptığım aynanın önüne gelip arkama geçerek vücuduma doladığı elleri ile göğüslerimi okşuyordu. Ellerini göğüslerimin üzerinden indirerek ona döndün
-“Belki başka zaman bir daha tekrarlarız” derken o beni duymamış gibi belime doladığı ellerini daha aşağıya kaydırarak kalçalarımı okşamaya başladı. Yumuşak dolgun kalçalarımı avuçluyor yoğuruyordu. İki eliyle sertçe kalça yanaklarımı avuçlayarak kendine çekti ve bedenlerimiz bir anda tamamen yapıştı. Önündeki sertliğini hisseder hissetmez,
-“Ihhh…” diye bir inilti koptu ağzımdan. Çünkü erkekliği, arada giysilerimiz olduğu halde önüme baskı yapıyordu.
Hareketleri hoyratlaşmaya başladı. Anlaşılan beni bırakmaya niyeti yoktu. Bir anda kırmızı rujlu dudaklarıma yumuldu ve emmeye başladı. Elleri artık eteğimin altına dalmış, çorabımın açıkta bıraktığı çıplak tenimi, kalçalarımı sertçe okşamakla meşguldü.
Ben de boynuna sımsıkı sarılmıştım. Hoyrat öpücüklerine karşılık vermeye çalışırken kırlaşmış saçlarını okşuyordum durmadan… Kalçamı okşayan ellerden biri yukarıya çıkmış, badimin içine elini sokup memelerimi okşuyordu. Bütün bu olanlarla artık iyice azmıştım ve amım baya sulanmıştı. Rıfat Bey dudaklarımı emmeyi bırakıp
-“Lütfen biraz daha kal…” dedi ve elimden tuttuğu gibi beni yatağın üstüne sürükledi. Sonrada beni bırakıp üzrindeki kazak ve pantolonu çıkarmaya başladı. Çırılçıplak kaldığında kendini yatağa attı sırtüstü… Sonrada
“Hadi Sonay lütfen…” dedi.
Kendimi bu yaşlı kurda sunmak için bir kez daha soyunmaya başladım. Badimi tutup başımdan attım. Fermuarını indirdiğim dar mini eteğimi kalçalarımı kıvırarak aşağı sıyırdım, ayağımdan çıkardım. Kırmızı iç çamaşırlarım ve çorabımla kalmıştım. Sikini sıvazlayarak beni izliyordu heyecanla… Benim de ondan kalır yanım yoktu… Dudaklarım kurumuştu heyecandan…
-“Dur…” dedi. “Etrafında dön, seni doyasıya seyredeyim…” Dediğini yaptım. Yavaş yavaş döndüm, vücudumu gösterdim erkeğime…
-“Ohhh… Çok seksisin Sonay… Senin çıplaklığını hayal etmeye çalıştım odama geldiğin zamanlar… Çok güzel olduğunu biliyorum ama… Seninle seviştiğimi kurdum hep karımla sevişirken… Hayalimde öyle çok siktim ki seni… Gerçekten tam sikilecek kadınmışsın…” Gülümsedim,
“Teşekkür ederim canım… İltifat mı bu bana?” dedim.
“Ohhh… Evet… Hayranım sana… Güzelliğine… Seksiliğine… Vücuduna… Çamaşırlarını da çıkar haydi… Çorap kalsın ama… Çamaşırlarını çıkar ve yanıma gel… Sonay’ım benim… Güzeller güzeli Sonay’ım…”
Dediğini yaptım. Yanına gittim. Yatağa oturdum. Elimi uzatıp göğsünde, kasıklarında, bacaklarında gezdirdim. Ürperiyordu parmaklarımın altında… Elimi tutup özellikle sikinin üzerine getirdi.
-”Hadi aşkım! Em beni em ve kendin için iyice hazırla…” dedi.
Bir çırpıda eğildim, sikini ağzıma emmeye başladım. Gittikçe büyüyen yarak ağzıma girip çıkıyordu. Gırtlağıma kadar alıyordum. Sonra üzerine çıkıp altmış dokuz pozisyonuna geçtim. Amımı ağzına verdim. Altımda, başı bacaklarımın arasında, vantuz gibi amımı emiyordu. Ben de yarağının tadını çıkartıyordum.
Dakikalarca birbirimizi yaladık… Parmaklarımın derisinden, aletinin içinde yürüyen kanın akışını, sıcaklığını, ateşini duyabiliyordum. Erkeğimin dili amımda gezindikçe, dudaklarını, klitorisimi somurup emdikçe zevkten kıvranıyor, ağzımın içindeki sertliği ısırasım, ısıra ısıra yiyesim geliyordu… İyice kıvama geldikten sonra
-“Yeter artık Sonay… Biraz daha emersen boşalacağım… …” dedi.
Kocaman olmuş yarağını ağzımdan çıkarıp yatağa sırtüstü uzandım. Bacaklarımı açabildiğim kadar açtım. O da kalkıp bacaklarımın arasına girdi dizlerinin üstünde… Semsert olmuş yarağını amıma yerleştirdi. Ve bir hamlede içime gömdü koca yarağı…
Ağzımdan tiz bir çığlık çıktı. Hızlı hızlı girip çıkmaya başladı. Bense altında durmadan kıvranıyor, kısık kısık inliyordum. İyice hızlandı.
-“Offf…. Dayanılır gibi değildi. Yaşlı patronum tarafından yeniden acımasızca sikiliyordum. Bir yandan sokup çıkarırken bir yandan da dişlerinin arasından tıslayarak,
“Ohhhhh sonayım çok güzelsin…. Ohhhhhhll bayılıyorum sana!!” diyerek beni iyice kudurtuyordu.
Sonra bacaklarımı omzuna aldı ve tüm ağırlığıyla üstüme çullandı. Bu pozisyonda daha da derinlerime girmeye başlamıştı… Sokup çıkardıkça hafif kıllı kasıkları kasıklarıma, sallanıp duran koç yumurtası büyüklüğündeki taşakları su içinde kalmış arka deliğime şap şap çarpıyordu. Deliriyordum zevkten… Aleti bir makina gibi hızlı hızlı girip çıkıyordu içime…
Nefes alıp vermesi iyice hızlandı. Benim de çığlıklarım iyice arttı. Zevkin zirvesine çıkıyor, orgazm oluyordum. Kalçalarımı indirip kaldırıyor, onun sikinin hamlelerini amımla karşılamaya, içime daha çok almaya çalışıyordum kasılırken… Ve sonunda kasılan vajinamla adeta sikini sağdığım erkeğim de bir boğa gibi sesler çıkartmaya başladı.
“Geliyorumm! Geliyorumm!” diyerek bir anda kasıldı.
Tüm vücudu heykel gibi kasılarak içime döllerini fışkırtmaya başladı. Birkaç git gel daha yaparak
Spermlerinin son damlarında boşalttıktan sonra üzerimde hareketsiz bir şekilde yığılıp kaldı. İçimde yarağının küçülmeye başladığını hissettim. İkimiz de soluk soluğaydık. Bir süre öyle uzandıktan sonra Rıfat Bey kalktı ve banyoya yöneldi.
Ben de bacaklarımı aralayıp on öylece uzandım. Sevişmenin ateşinden, ter içinde kalmıştım. Böyle bir şey yaşadığıma inanamıyordum. Benden tam 30 yaş büyük bir erkeğe deli gibi siktirmiştim kendimi…
Sonra kalkıp ben de banyoya geçtim. Banyoda duşun altındaydı Rıfat Bey… Çırılçıplak yanına, suyun altına girdim ben de… Minnetle, sevgiyle benm çıplak vücuduna sarıldı sımsıkı… Sonra dönüp bende ona sarıldım. Az önce içime boşalan aleti benim sarılmamla yine bir anda dikilmiş, taş gibi olmuştu. Bacaklarımın arasında dolaşıyordu ıslak ıslak…
Yavaş hareketlerle, suda yüzer gibi öpüştük. Duş şampuanını alıp köpüklere boğdu ikimizi de… Kaygan vücutlarımızla döne sarıla yılanlar gibi birbirimizi okşadık. Sonra arkama geçti kollarından ayırmadan… Başımı bastırarak öne eğdirdi, domalttı. Sertliği arkamdan yanaşmış, bacaklarımın arasındaydı şimdi… Ve o şekilde içime girdi ve ayrılmadan önce beni bir kez de banyoda sikti.
Nihayet küçük kaçamağımızın sonuna gelmiştik. Akşam olmadan otelden ayrıldık, Rıfat Bey’e otel kapısında yaşattığı tüm güzellikler için teşekkür ettim ve tüm ısrarlarına rağmen taksiyle devam ederim ben diyerek dudağından öptüm ve ayrıldık. Doğruca eve gittim. Tolga’nın evde olmamasına mutlu olmuştum.
Artık Rıfat Bey’le olan ilişkimizin boyutu tamamı ile değişmiş, buda şirket içerisinde konumumun değişmesine neden olmuştu. Şirkette konumun hızla yükselmeye başlamıştı. Erman Bey’i işinden edemesem de bende onunla aynı konuma gelmiş emekliye ayrılan diğer genel müdür yardımcısı Sacit Bey’in yerine ben atanmıştım. Elbet ki bu göreve gelmemde Rıfat Bey’in çabaları yatsınamazdı.
Benim şirkette Genel müdür yardımcılığına kadar yükselmem Mirey’i oldukça rahatsız etmişti. Artık biliyordu ki onu işten kovdurmak benim iki dudağımın arasından çıkacak söze bağlıydı ve onun bu korkuyla yaşaması benim daha çok hoşuma gidiyordu.
Şirkette istediğim her şeyi elde etmiştim. Artık Tolgayla olan sevişmelerimizde gitikçe azalmıştı. Aramızdaki büyünün bozulduğunu hissediyordum. İşte tam bu arada Serkan la tanıştım. Serkan bir iş için şirkete gelmiş koridorda bana Rıfat Bey’in odasını sormuştu. Onu görür görmez etkilenmiştim. Rıfat Beyin’ odasını gösterirken adeta şapşalaşmış Yaptığım tuhaf hereketlerle adama rezil olmuştum. Tam odama gidip olanları unutmuştum ki telefonum çaldı Rıfat Bey beni odasına çağırıyordu.
Odaya girdiğimde Serkan hala oradaydı. Rıfat bey beni ona tanıştırırken
“Sonay Hanım kendisi şirket tarihimizin ilk Genel müdür yardımcısıdır. Pazarlama bölümünden geldiği için Ürünlerimizle ilgili her türlü bilgiye sahiptir ihtiyacınız olan her tür bilgiyi kendisinden alabilirsiniz” dedi.
Serkan’la benim odama geçtiğimizde ona satışını yaptığımız ürünler hakkında bilgiler veriyor onun sorduğu her soruyu büyük bir heyecanla cevaplandırıyordum. O ise dikkatle beni dinliyor sürekli bana iltifatlar ediyor bakışları ile adeta aklımı başımdan alıyordu.. Mesai biteli bir saat olmuştu ama biz hala Serkan la iş görüşüyorduk.
Sonunda Serkan ve ortağı Rıfat Bey’le anlaşamadı ve iş yapmaktan vaz geçtiler. Ama biz gayet iyi anlaşmıştık. O günden sonra birbirimizden kopamaz olmuş aramızdaki arkadaşlık kısa sürede aşka Tolga ile boşandıktan sonrada evliliğe dönüşmüştü.
Evet Arkadaşlar Uzun bir hikaye serisi burada bitiyor. Bundan sonrası Sonay ve Serkan olarak devam edecektir.